Konu Başlığı: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 25 Haziran 2007 - 00:47 Recep Yazıcıoğlu (1948 - 2003)
(http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/2925.jpg) 2 Haziran 1948'de Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğan Recep Yazıcıoğlu, yüksek öğrenimini Ankara Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. 1975 yılında askerliğini Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda asteğmen olarak yaptıktan sonra, 1968 yılında, Aydın Maiyet Memuru olarak göreve başladı. 1971 - 1984 yılları arasında sırasıyla Kalkandere, Bahçe, Hamur, Ayvacık, Kırıkhan, Alaca, Akçakoca kaymakamlıkları görevinde bulundu. 1971 - 1984 yılları arasında, sırasıyla Kalkandere, Bahçe, Hamur, Ayvacık, Kırıkhan, Alaca, Akçakoca ilçelerinde kaymakamlık görevinde bulundu. 1984 yılında Tokat Valiliği'ne atandı. Daha sonra, 14 Ağustos 1989'da Aydın Valisi olarak göreve başladı. 19 Ağustos 1991 tarihinde Erzincan Valiliği'ne atandı ve bu görevinden sonra, 26 Eylül 1999'da da Merkez Valiliği'ne getirildi. Evli, üç çocuk ve bir torun sahibi olan Recep Yazıcıoğlu, zaman zaman yaptığı sistem eleştirileriyle ve aykırı görüşleriyle dikkat çekti. Son olarak Denizli Valiliği görevinde bulunan Yazıcıoğlu, 2 Eylül 2003'de Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Belediyesi yakınlarında trafik kazası geçirdi. Ankara İbn Sina Hastanesi'ne yatırılan Yazıcıoğlu, kazadan iki gün sonra bitkisel hayata girdi. Türk halkının yakından tanıdığı ve çok sevdiği Vali Recep Yazıcıoğlu, 8 Eylül 2003'de Ankara İbn Sina hastanesi'nde vefat etti. Cenazesi bir gün sonra, Söke ilçesinde defnedildi. Tokat'tan yükselen yıldız 23 yaşında başladığı devlet hizmetinde, 13 yıl süre ile çeşitli ilçelerde kaymakamlık yapan Recep Yazıcıoğlu, sayısız icraata imza attı. Kimi ilçede halkı imeceye ısındırmak için amelelik yaptı, kimi ilçede "il tuvaleti inşan eden insan" olarak anıldı. Recep Yazıcıoğlu, 1984 yılında Tokat Valili'ne atananan kadar basının hiç ilgisini çekmedi. Hatta 36 yaşında "en genç vali" olduğu haberi bile bazı gazetelerin tek sütunlarında yer aldı. 4. Murat benzetmesi 13 yıllık idarecilik hayatının "en önemli icraatı"nı Tokat Valisi iken gerçekleştirdi: Meyhanelerde, müşterilere bir dubleden fazla rakı verilmesi yasak. Bu icraat "Tokat'ta bir 4. Murat" başlığı ile gazetelere taşınınca, Vali Yazıcıoğlu bir anda Türkiye gündemine oturdu. Ve o günden bu yana da hiç inmedi. Oysa Yazıcıoğlu'nun Tokat'ta yaptığı sadece "Bir dubleden fazla rakı yasak"tan ibaret değildi. Basın "yasak"la tanıttığı Vali'nin, başka icraatları olduğunu, sölediklerinin akılcı, mantıklı ve de bugüne kadar hiç bir bürokratın etmediği türden olduğunu da kavramaya başladı. Şantiye şefi gibi Tokat'ta Vali'den çok bir şantiye şefi gibi çalışan Yazıcıoğlu, bir 'Toplum Kalkınma modeli' ortaya koydu. İşte o modelden çıkan bazı hizmetler: * Tokat ve köylerinde 4 yılda Cumhuriyet tarihinde yapılandan daha fazla derslik inşa edildi. * Bu inşaatların brim maliyeti, tüm devlet ihalelerinin altinda gerçeklesti. * Çünkü inşaatların tamamında, aracılar, müteahhitler, ihaleler ortadan kaldırılmış, bizzat özel idare ile halk el ele iş yapmıştı. * Yazıcıoğlu'nu Türkiye "4. Murat" olarak tanısa da, objektif değerlendirmelerle hakkı teslim edildi ve "Yılın Bürokratı" ünvanına layık görüldü. * Uyguladığı model üniversitelerde tez konusu oldu. 3 bin derslik Başta Milli Egitim ve Spor Bakanlığı olmak üzere bütçeden saglanan toplam 19 milyar liralık ödenek, 600 köyden sağlanan tahmini 5 milyar liralik salma ve özel idarenin kaynakları ile toplam proje tutarı 25 milyar liraya varan 3.000 derslik ve lojman proje tutari 2,5 milyar lira olan 3.000 yatak kapasiteli ögrenci yurtları, Saglık Bakanlığı'nca sağlanan 500 milyon lira ile 176 sağlık evi, her birinde ögretmen evi bulunan işhanları kompleksi gerçekleştirilmiş. DPT tarafından sağlanan bir ögrenci yurdu parası ve özel idare kaynakları ile 6 ögrenci yurdu yapilmiş. Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Konu Başlığı: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 25 Haziran 2007 - 00:50 Adnan Kahveci (1949 - 1993)
(http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/2970.jpg) Zekası ve ürettiği yeni fikirlerle Türk siyasi tarihinde önemli bir yeri bulunan Adnan Kahveci, 1949 yılında Trabzon'un Sürmene ilçesinde dünyaya geldi. Hayatı hep birincilikle geçen Kahveci, Milliyet Gazetesi'nin açtığı ilkokullar arası bilgi yarışmasının ilk birincisidir. 1966 yılında Kabataş Lisesi'ni dönem birincisi olarak bitiren Kahveci, aynı yıl üniversite sınavlarında da Türkiye birincisi oldu. İstanbul Üniversitesi burs sınavında yine en yüksek puanı alarak birinci olan Kahveci, daha sonra ABD'de Indiana'da Purdue Üniversitesi'ne girdi. Buradan elektrik mühendisi olarak mezun olan Kahveci, mezuniyetinin ardından Missouri Üniversitesi'nde doktora yaptı. Ardından da aynı üniversitede asistan profesör olarak çalıştı. Kahveci, Türkiye'ye döndükten sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Ardından da İçişleri Bakanlığı teknik danışmanlığında bulundu. 12 Eylül döneminde Başbakanlık Danışmanlığına atandı ve o sıralarda Turgut Özal'la tanıştı. 1983 yılında ANAP'ın kurucuları arasında yer alan Kahveci, askeri yönetim tarafından veto edildiği için milletvekili olamadı. Daha sonra 1987 yılında İstanbul'dan milletvekili seçildi ve Devlet Bakanı oldu. Bir süre sonra da Maliye Bakanlığı görevine getirildi. 5 Şubat 1993 tarihinde eşi ve iki çocuğu ile birlikte Bolu-Gerede yakınlarında trafik kazası geçirdi. Adnan Kahveci ve eşi olay anında hayatlarını kaybederken, 17 yaşındaki çocukları Aslıhan Kahveci yaralı olarak kurtuldu ancak, bitkisel hayata girdi ve 10 gün sonra vefat etti. Kamuoyunda dürüstlüğü ile tanınan ve çok sevilen Adnan Kahveci'nin yeni yapılan otobanda ters yola girerek kaza yapması, çeşitli şüphelerin ortaya atılmasına sebep oldu. Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Konu Başlığı: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 25 Haziran 2007 - 00:54 Orgeneral Eşref Bitlis (1933 - 1993)
(http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/761.jpg) 1933 yılında Malatya'da dünyaya geldi. 1952 yılında Kara Harp Okulu'ndan Teğmen rütbesi ile mezun oldu. 1966 yılında Kara Harp Akademisini tamamladı. Almanya'da dil eğitimini tamamladıktan sonra 1969 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'de Alman Harp Akademisi'ni tamamladı. Bir yıl Kara Harp Akademisi'nde başöğretmen olarak görev yaptı. 1978'de Tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de Tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da Korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990'da Orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı.. Bitlis bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa Hükümete şikayet edildiği iddia edildi. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yapar ve helikopteri inişe zorlarlar. Eşref Bitlis 17 Ocak 1993'de henüz çözümlenmemiş bir şekilde uçağının düşmesi sonucu öldü. Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Konu Başlığı: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 25 Haziran 2007 - 00:58 Sadri Alışık (1925 - 1995)
(http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/1291.jpg) Sadri Alışık 5 Mart 1925 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Sadrettin olmasına rağmen, annesi Saffet hanım ve babası Rafet Kaptan onu hep Sadri diye çağırırlardı. Babası Kaptan olduğundan haftada biriki kez eve gelebiliyordu. Bu yüzden ailenin sorumluluğu ve idaresi anne Saffet Hanım'da idi. Sadri Alışık sekiz yaşındayken kız kardeşi Nevin dünyaya geldi. Sadri Alışık'ın içindeki oyunculuk aşkı küçük yaşlarda kendini göstermeye başlamıştı.. Arkadaşları bilye oynayıp, uçurtma uçururken, O piyesler hazırlayıp mahalle arkadaşlarına oyunlarını sunardı.. Altı-yedi yaşlarındayken bir sünnet gecesinde Naşid Özcan Tiyatrosu'nu izledi. O günden sonra tiyatroya olan tutkusu başladı. Paşabahçe 39. İlkokulunda üçüncü sınıftayken ''İSTİKAL PİYESİ'' adlı oyunda "Adalı Halil" rolünü aldı ki bu başroldü. İlkokulu bittikten sonra ailenin isteği ile Cağaloğlu'na taşındılar. Orta okul ikinci sınıfta tiyatro aşkı tekrar başladı. Ancak okulda tiyatro yoktu. Liseye İstanbul Erkek Lisesin'de başladı. Lisenin yanısıra Cağaloğlu Halk Evi'nde tiyatroya gidiyordu. Liseyi bırakıp devam mecburiyeti olmadığından Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne kayıt oldu. Yavaş yavaş, sahne, resim, tiyatro derken sinemaya adım attı ve ilk filmi Günahsızlar'ı 1945 yılında çevirdi. Şöhret basamaklarını hızla ilerleyen Sadri Alışık 1959 yılında çevirdiği Yalnızlar Rıhtımı adlı filmde otuz sekiz yıllık hayat arkadaşı Çolpan İlhan ile tanıştı. Evlendikten bir kaç sene sonra oğlu Kerem dünyaya geldi. Sinema yaşantısının yanı sıra, sahne showlarında da çok başarılı oldu. İçkiyi çok seven Sadri Alışık, en iyi dostu Ayhan Işık'ın ölümünden sonra kendini iyice içkiye verdi. Karaciğer yetmezliğinden Amerika'ya giden Sadri Alışık Amerika'da yaşayan Türk doktoru Münci Kalayoğlu tarafından ameliyat edildi ve sağlığına kavuştu. Sanat yaşamını televizyonda devam ettirdi. Sadri Alışık genellikle, değişen toplumsal değerler içinde güzelliğe tutkun, umutlu, yaşama sevinciyle dolu, dürüstlüğü ve doğruluğu özleyen insan tipini oynadı. Sinemanın yanısıra şiir ve resimle de uğraşan Alışık, beş yüzün üzerinde filmde rol aldı. En son rolü ise Yengeç Sepeti adlı dizide baba rolüydü. Sadri Alışık 18 Mart 1995 yılında vefat etti. Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Konu Başlığı: Turgut Özal (1927 - 1993) Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 26 Haziran 2007 - 00:38 Turgut Özal (1927 - 1993)
(http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/24.jpg) Turgut Özal Malatya'da doğdu. 1950 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu. 1952 yılında A.B.D'ne giderek ekonomi tahsili gördü. Türkiye'ye döndükten sonra Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdür Yardımcısı oldu ve Türkiye'nin elektrifikasyonu ile ilgili projelerde çalıştı. 1961-62 yılları arasında askerlik hizmetini Milli Savunma Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu üyesi olarak ifa etti ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın kurulmasına katkıda bulundu. Bu sırada, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde ders de verdi. Bir süre Başbakanlık Teknik Uzmanlar Kurulu Üyesi olarak çalıştı ve 1967-71 yılları arasında da Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini yürüttü. Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Para ve Kredi Kurulu, RCD Koordinasyon Kurulu ve AET Koordinasyon Kurulu başkanlıklarında bulundu. 1971-1973 tarihleri arasında Dünya Bankası'nda danışman olarak çalıştı. Türkiye'ye döndükten sonra çeşitli sınai kuruluşlarda çalıştı ve 1979 yılı sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atandı. Aynı dönemde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürüttü. 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra kurulan hükûmete ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandı. 1982 yılında bu görevinden istifa etti. 1983 yılında Anavatan Partisi'ni kurdu ve aynı yıl yapılan genel seçimlerde partisinin başarılı olması üzerine hükûmeti kurmakla görevlendirildi ve böylece Türkiye'nin 19. Başbakanı oldu. 1987 yılında yapılan seçimler sonrasında tekrar hükûmet kurdu ve başbakan olarak görev yaptı. 31 Ekim 1989'da TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 8.Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve 9 Kasım 1989 tarihinde bu görevine başladı. 17 Nisan 1993 tarihinde geçirdiği bir rahatsızlık sebebiyle görevi sırasında vefat etti . Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Konu Başlığı: Adnan Menderes (1899 - 1961) Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 26 Haziran 2007 - 00:47 Adnan Menderes (1899 - 1961)
(http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/1480.jpg) 1899 yılında Aydın�da doğdu. Babası İzmirli Katipzade İbrahim Ethem Bey, annesi Aydınlı Hacı Alipaşazadeler�den Tevfika Hanım�dır.Anne ve babasını küçük yaşta kaybetti. O'nu anneannesi büyüttü. Tahsil hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi�nde başlayan Adnan Menderes, Kızılçulu Amerikan Koleji�nde okurken misyonerlerle başı derde girdiği için, çeşitli makamlara müracaat etti. Müracaat ettiği makamların birinin başında Celal Bayar vardı. Bayar�la böyle tanışmış oldu. Ankara Hukuk Fakültesi�ni bitiren Adnan Menderes, Birinci Dünya Savaşı sırasında yedeksubay olarak askerliğini yaptı. Aydın�da bazı arkadaşlarıyla birlikte Ayyıldız Çetesi�ni kurdu. Daha sonra Söke�de Piyade Alay Yaveri olarak savaşa katıldı. Savaştan sonra İstiklal Madalyası aldı. Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka�nın Aydın Teşkilatı'nı kurarak başkanı oldu. Bu parti kapatılınca CHP�ye girdi ve 1931 yılında bu partiden Aydın Milletvekili seçildi. 1945 senesine kadar TBMM�de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti�nin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı'nı şiddetle reddederek, komisyondan istifa etti. Partide yaptıkları muhalefetten dolayı, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945�te ihraç edildiler. (http://www.kimkimdir.gen.tr/resimler/menderes_7.jpg) Celal Bayar da hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti. Bu hareketler Demokrat Parti�nin 7 Ocak 1946�da kurulmasına sebep oldu. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti�den Kütahya Milletvekili olarak meclise girdi. Celal Bayar�dan sonra ikinci adam durumuna geldi. 14 mayıs 1950 seçimlerinde DP oyların 53,5�ini alarak iktidar oldu. 10 senelik DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu. İktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. Bu 10 senelik zaman içinde Türkiye�nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler oldu. Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başladı, köye makine girdi, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık yeniden başladı. Türkiye kalkınma kavramıyla tanıştı. 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirildi. Yassıada�ya hapsedildi. Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı�nca idama mahkum edildi. Yassıada'da tutuklu bulunduğu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldığı söylenir. Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Konu Başlığı: Re: Adnan Menderes (1899 - 1961) Gönderen: mehmet_86 üzerinde 10 Temmuz 2007 - 16:26 paylaşımın için teşekkürler.
Konu Başlığı: Re: Adnan Menderes (1899 - 1961) Gönderen: doganbey üzerinde 11 Temmuz 2007 - 20:24 recep yazıcıoğlu'nu anlatan bir dizi vardı adı:KÖPRÜ çok güzel bir dizi ve gerçekleri apaçık ortaya koyuyordu
Konu Başlığı: Re: Adnan Menderes (1899 - 1961) Gönderen: cereyanci üzerinde 11 Temmuz 2007 - 21:49 işte adam bu adam gıbı adam ruhun şad olsun adnan menderes
Konu Başlığı: Re: Adnan Menderes (1899 - 1961) Gönderen: cereyanci üzerinde 11 Temmuz 2007 - 21:53 ve daha ne buyuk olaylar işte bu gıbı ınsanlar yaşaması gerekirdi
Konu Başlığı: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 12 Temmuz 2007 - 23:29 Barış Manço (1943 - 1999)
Barış Manço, 2 Ocak 1943 tarihinde, Rikkat ve Hakkı Manço çiftinin dördüncü çocukları olarak Modada dünyaya geldi. Annesi Rikkat Hanım, Türk Sanat Müziği sanatçısıydı. Aileden gelen yeteneğiyle özellikle ortaokul öğrenimini aldığı yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladı. Lise yılları Galatasaray Lisesinde başladı. (http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/422.jpg) Müzik hayatına Galatasaray Lisesinde adım atan Barış Mançonun arkadaşlarıyla birlikte kurduğu ilk grubun adı Kafadarlar, ikincisi ise Harmoniler�di. Daha sonra Şişli Terakki Lisesi�ne geçiş yaptı. Lise yılları bittiğinde Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi�nde 1963- 1971 yılları arasında resim, grafik ve iç mimari eğitimi aldı. Belçikada Lemistgrees adında, Amerikalı, Belçikalı, İtalyan, Kuzey Afrikalı, İngiliz müzisyenlerden oluşan bir grupta yer aldı. Lemistgreesle çalışmalarının sürdüğü iki yıl içerisinde Paris Olympia�da konser verdi. 1966 yılında Pariste iki 45�lik plak çıkardı. 1970 yılında Türkiyeye döndüğünde Fuat Güner ve Mazhar Alanson ile birlikte Kaygısızlar adlı grubu kurdu. Aranjman şarkılara tepki göstererek Anadoludan beslenen pop folk tarzında müzik yapmaya başladı. Onuncu plağı Dağlar Dağlar ile büyük bir çıkış yaptı, albüm beş ayda 700 bin adet satışa ulaştı. Dağlar Dağlar çalışması, sanatçıya Altın Plak Ödülü�nü de kazandırdı. 1971 yılında Moğollar ile çalıştı. Aynı yıl Kurtalan Ekspres�i kurdu. İlk klibini 1973te, Hey Koca Topçu�ya çekti. 1975te ilk albümü 2023ü yaptı. 1978'de Lale Manço ile evlendi, Doğukan ve Batıkan adında iki erkek çocuğu oldu. (http://www.kimkimdir.gen.tr/kisifoto/baris_manco.jpg) 1980 yılında Altın Orfede Nick The Chopper ve Ben Bir Şarkıyım adlı Bulgar şarkısı ile de altın madalyalar aldı. Yurtdışında birçok TV programına konuk olarak katıldı, birçok ülkede koserler verdi. 1983 yılında Eurovision Şarkı Yarışmasına Kazma adlı şarkısıyla katıldı, ancak elendi. 1988 yılının Ekim ayında TRT 1de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan 7den 77ye , 1998 Haziran ayında 370. kez ekrana gelerek Türk televizyonculuğunda ulaşılması zor bir rekora imza attı. Ekvatordan Kutuplara isimli programında ekibiyle birlikte beş kıtada 100den fazla değişik yöreye giderek 600.000 km.ye yakın yol kat etti. Bestelediği 200�ün üzerindeki şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm/ kaset ödülü kazandırırken, bu şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca, İngilizce ve lemenkçe olarak yorumlandı. Müzik ve televizyon hayatında sayısız ödüller alan Barış Manço�nun 1991 yılında devlet sanatçısı unvanı, yine aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Onursal Doktora unvanı, Uluslararası Teknoloji Ödülü, Japonya Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü, Belçika Krallığı Leopold II Şövalyesi Nişanı, Fransız Kültür Bakanlığı Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı, Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen Türkmen Vatandaşlığı ödülleri vardır. Barış Manço, 1 Şubat 1999 tarihinde Modada vefat etti. (http://www.kimkimdir.gen.tr/kisifoto/baris_manco1.jpg) Konu Başlığı: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: osmankoyuncu üzerinde 13 Temmuz 2007 - 00:20 Yılmaz Güney (1937 - 1984)
(http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/3475.jpg) Asıl adı Yılmaz Pütün'dür. 1937�de Adana�da doğan Yılmaz Pütün (Güney), lise yıllarında, bisikletiyle sinemadan sinemaya on altı milimetrelik film bobinleri taşıyarak sinemaya ilk adımını atar. Sinemaya daha yakın olabilmek için Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bırakır ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi�ne yazılır. Sinemaya olan sevgisini şöyle özetliyor: "Sinemayla karşılaşmam 13 yaşındayken oldu. Kavgalı dövüşlü filmlerin gösterildiği fukara sinemalarına gidiyorduk. Kendimizi daha rahat hissediyorduk bu sinemalarda. Mesela bir Galatasaray Sineması vardı, çok güzeldi. Önünden geçer bakardık ama çok lükstü gitmeye korkardık. İstesek parasını verip girebilirdik. Ama ne kıyafetimizi ne de yapımızı uygun görmezdik o sinemaya." Yılmaz Güney oynadığı filmlerde haksızlığa uğramış halktan insanları canlandırdı. Güney, yapımcılığını, yönetmenliğini, senaryo yazarlığını ve oyunculuğunu üstlendiği Seyit Han/Toprağın Gelini (1968) filmiyle ileride kendi adıyla anılacak olan film türünü ortaya çıkardı. Bu filmde, sevdiği kıza kavuşmak için tüm kötüleri tek tek ortadan kaldıran, ama sonunda bilmeden sevgilisini de öldüren bir yalnız kahramanı canlandırıyordu. Daha sonraki dönemlerde, genellikle Spagetti Westernler ile benzerlik gösteren bazı filmlerde rol aldı; bu tür filmleri yazdı ve yönetti. Bu açıdan, Türk Sineması'nın en özgün kişilerinden biri olarak görülmektedir. Güney, sonraki Aç kurtlar (1969), Umut (1970), Umutsuzlar (1971), Acı (1971), Ağıt (1971) gibi filmlerinde ülke gerçeklerine değinen ve ezilen insanı odak olarak alan bir anlatım geliştirdi. Yaşamı olanca gerçekliği içinde yansıtmaya çalışan bu sinema, bir yönüyle 2. Dünya Savaşı sonrasında İtalya'da gelişen Yeni Gerçekçilik Akımı'nı, bir yandan da geleneksel halk destanlarını anımsatmaktadır. Güney, 1974'te yönettiği Arkadaş'ta ve daha sonra hapse girdiği için Şerif Gören tarafından tamamlanan Endişe`de (1974), gene hapse girdiği için sadece senaryosunu yazdığı, Şerif Gören tarafından yönetilen Yol`da (1982), ölümünden önce yurtdışında yönettiği son filmi Duvar`da (1983) kendine özgün tema ve anlatım biçimlerini geliştirerek uyguladı. Yurtdışına çıktıktan sonra kurgusunu yapıp gösterime çıkardığı Yol, 1982 Cannes Film Şenliği`nde Kayıp (Missing) adlı filmle birlikte büyük ödül olan Altın Palmiye'yi paylaşarak Türk sinemasına tarihinin en önemli ödüllerinden birini daha getirdi. Güney 1974 yılında Yumurtalık Savcısı'nı öldürme suçundan, 18 yıla mahkum oldu. 1981 sonunda izin alarak ayrıldığı Isparta Cezaevi'ne dönmeyen Güney, daha sonra Fransa'ya sığındı. 1983'te Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 9 Eylül 1984'te kanserden öldü ve orada toprağa verildi. Filmleri Oyuncu (114 Film) Adana - Paris 1995 Yılmaz Güney: His Life, His Films 1987 CHAMBRE 666 Kendisi 1982 Endişe 1974 Arkadaş Azem 1974 Zavallılar Abuzer 1974 Sahtekar Bülent Akif 1972 Ağıt Çobanoğlu 1971 Namus Ve Silah İlyas 1971 Yarın Son Gündür Kara Çocuk 1971 Acı Çiçek Ali 1971 Kaçaklar 1971 Çirkin Ve Cesur Doktor 1971 Vurguncular Cesi 1971 Baba Cemal 1971 Umutsuzlar Fırat 1971 İbret Ayyaş Doktor 1971 Onu Allah Affetsin Osman 1970 Piyade Osman Osman 1970 Şeytan Kayaları Ali 1970 Umut Cabbar 1970 İmzam Kanla Yazılır 1970 Sevgili Muhafızım Mehmet Silvan 1970 Canlı Hedef Asım Mavzer 1970 Zeyno Murat 1970 Kanımın Son Damlasına Kadar Ali 1970 Son Kızgın Adam Yılmaz 1970 Çifte Yürekli Ali 1970 Yedi Belalılar Banoş 1970 Kan Ve Kurşun 1970 Bin Defa Ölürüm Yılmaz 1969 Güney Ölüm Saçıyor Güney 1969 Kurşunların Kanunu 1969 Bir Çirkin Adam Bino 1969 Belanın Yedi Türlüsü Zaza Şeyhmuz 1969 Kan Su Gibi Akacak Ali 1969 Çifte Tabancalı Kabadayı Rıfat 1969 Aç Kurtlar Serçe Memet 1969 Kardeşim Benim - Kargacı Halil Halil 1968 Marmara Hasan Marmara Hasan 1968 Öldürmek Hakkımdır Nazif 1968 Seyyit Han Seyyit 1968 Toprağın Gelini 1968 Aslan Bey Aslan 1968 Azrail Benim Büyük Örfi 1968 Beyoğlu Canavarı Kadir 1968 Can Pazarı İlyas 1968 Pire Nuri Pire Nuri 1968 Kuduz Recep (Aslan Arkadaşım) Recep 1967 Şeytanın Oğlu Kazım 1967 At Hırsızı Banuş 1967 Balatlı Arif Arif 1967 Benim Adım Kerim Kerim 1967 Bomba Kemal Kemal 1967 Büyük Cellatlar Şamil 1967 Çirkin Kral Affetmez Mustafa 1967 Eşkiya Celladı 1967 İnce Cumali Cumali 1967 Bana Kurşun İşlemez 1967 Kozanoğlu Kozanoğlu Hüseyin 1967 Kızılırmak-Karakoyun Ali Haydar 1967 Kurbanlık Katil Mustafa 1967 Kibar Haydut 1966 Kovboy Ali Ali 1966 Tilki Selim Tilki Selim 1966 Ve Silahlara Veda 1966 Yedi Dağın Aslanı Gökçen 1966 Aslanların Dönüşü 1966 At Avrat Silah Yusufcuk 1966 Çirkin Kral 1966 Yiğit Yaralı Olur Yusuf 1966 Anası Yiğit Doğurmuş Hakimo 1966 Eşrefpaşalı 1966 Silahların Kanunu Çirkin kral 1966 Yalnız Adam (Kibar Haydut) 1966 Hudutların Kanunu Hıdır 1966 Kasımpaşalı Recep 1965 Konyakçı Konyakçı 1965 Korkusuzlar Yılmaz 1965 Krallar Kralı Murat 1965 Mağrur Ve Sefil 1965 Sayılı Kabadayılar Osman 1965 Silaha Yeminliydim Hasan 1965 Sokakta Kan Vardı Faruk 1965 Tehlikeli Adam 1965 Torpido Yılmaz Yılmaz 1965 Ben Öldükçe Yaşarım Ahmet 1965 Beyaz Atlı Adam 1965 Davudo Davudo 1965 Gönül Kuşu 1965 Haracıma Dokunma Osman 1965 Kahreden Kurşun Metin 1965 Kan Gövdeyi Götürdü 1965 Kanlı Buğday 1965 Kasımpaşalı Recep 1965 Üçünüzü De Mıhlarım Yılmaz 1965 Yaralı Kartal 1965 Dağların Oğlu Rüzgar Memet 1965 Kocaoğlan Kemal 1964 Koçero Koçero 1964 On Korkusuz Adam Konyakçı 1964 Prangasız Mahkumlar 1964 Zımba Gibi Delikanlı 1964 Halime'den Mektup Var 1964 Hergün Ölmektense Bekir 1964 Kamalı Zeybek Kamalı Zeybek 1964 Kara Şahin Şahin 1964 Mor Defter Suphi 1964 İkisi De Cesurdu Ali Duran 1963 Tatlı Bela 1961 Dolandırıcılar Şahı 1960 Tütün Zamanı Cemal 1959 Ala Geyik Ali 1959 Bu Vatanın Çocukları 1959 Yönetmen (26 Film) Duvar 1983 Yol 1981 Sürü 1978 Endişe 1974 Arkadaş 1974 Zavallılar 1974 Baba 1971 Acı 1971 Ağıt 1971 Umutsuzlar 1971 İbret 1971 Kaçaklar 1971 Yarın Son Gündür 1971 Vurguncular 1971 Canlı Hedef 1970 Piyade Osman 1970 Umut 1970 Yedi Belalılar 1970 Aç Kurtlar 1969 Bir Çirkin Adam 1969 Seyyit Han 1968 Toprağın Gelini 1968 Pire Nuri 1968 Benim Adım Kerim 1967 Bana Kurşun İşlemez 1967 At Avrat Silah 1966 Yapımcı (15 Film) Düşman 1979 Sürü 1978 Bir Gün Mutlaka 1975 İzin 1975 Endişe 1974 Zavallılar 1974 Arkadaş 1974 Ağıt 1971 İbret 1971 Vurguncular 1971 Umut 1970 Aç Kurtlar 1969 Bir Çirkin Adam 1969 Pire Nuri 1968 Seyyit Han 1968 Senaryo (64 Film) Duvar 1983 Yol 1981 Düşman 1979 Sürü 1978 Bir Gün Mutlaka 1975 İzin 1975 Endişe 1974 Zavallılar 1974 Arkadaş 1974 Acı 1971 Ağıt 1971 Yarın Son Gündür 1971 Umutsuzlar 1971 Çirkin Ve Cesur 1971 Bir Genç Kızın Romanı 1971 İbret 1971 Vurguncular 1971 Kaçaklar 1971 Baba 1971 Sevgili Muhafızım 1970 Şeytan Kayaları 1970 Canlı Hedef 1970 Umut 1970 Yedi Belalılar 1970 Piyade Osman 1970 İmzam Kanla Yazılır 1970 Yaban Gülü 1970 Aç Kurtlar 1969 Bin Defa Ölürüm 1969 Belanın Yedi Türlüsü 1969 Bir Çirkin Adam 1969 Toprağın Gelini 1968 Seyyit Han 1968 Azrail Benim 1968 Kardeşim Benim - Kargacı Halil 1968 Pire Nuri 1968 Şeytanın Oğlu 1967 At Hırsızı Banuş 1967 Bana Kurşun İşlemez 1967 Benim Adım Kerim 1967 Çirkin Kral Affetmez 1967 Tilki Selim 1966 Yedi Dağın Aslanı 1966 Aslanların Dönüşü 1966 At Avrat Silah 1966 Hudutların Kanunu 1966 Eşrefpaşalı 1966 Burçak Tarlası 1966 Kovboy Ali 1966 Gönül Kuşu 1965 Konyakçı 1965 Kasımpaşalı 1965 Kasımpaşalı Recep 1965 Krallar Kralı 1965 Prangasız Mahkumlar 1964 Hergün Ölmektense 1964 Kamalı Zeybek 1964 Koçero 1964 İkisi De Cesurdu 1963 Ölüme Yalnız Gidilir 1962 Yaban Gülü 1961 Bu Vatanın Çocukları 1959 Ala Geyik 1959 Karacaoğlan'ın Kara Sevdası 1959 Eserleri (1 Film) Düzen 1978 Kurgu Yol 1981 Ödülleri 1.Adana Altın Koza Film Şenliği, 1969 En İyi Erkek Oyuncu Seyyit Han 2.Adana Altın Koza Film Şenliği, 1970 En İyi Senaryo Umut En İyi Erkek Oyuncu Umut 3.Adana Altın Koza Film Şenliği, 1971 En İyi Erkek Oyuncu Acı En İyi Senaryo Ağıt En İyi Yönetmen Ağıt 4.Antalya Film Şenliği, 1967 En İyi Erkek Oyuncu Hudutların Kanunu 7.Antalya Film Şenliği, 1970 En İyi Erkek Oyuncu Bir Çirkin Adam 12.Antalya Film Şenliği, 1975 En İyi Senaryo Endişe Berlin Film Festivali, 1979 En İyi Senaryo Düşman Konu Başlığı: Re: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: osmanyilmaz üzerinde 14 Ağustos 2007 - 22:18 teşekkürler 8)
Konu Başlığı: Re: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: tekbasina üzerinde 14 Ağustos 2007 - 23:08 bunlar önemli adamlardı ne yazıkki
Konu Başlığı: Re: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: nevzat üzerinde 15 Ağustos 2007 - 07:47 paylaşım için teşekkürler
Konu Başlığı: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: hasandursun üzerinde 15 Ağustos 2007 - 12:36 NEŞET ERTAŞ.....
Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırtıllar Köyü'nde Döne'den doğma Muharrem Ertaş'ın oğludur. Kırşehir, Yozgat ve Keskin'in çeşitli köylerinde çocukluk ve ilk gençlik yılları geçmiştir. 15 yasında çıktığı gurbet hayatinin hala devam etmektedir. Neşet Ertaş'i tanımak, asil onun ruh ve gönül macerasını bilmeyi gerektirir ki burada hemen karsımıza, Neşet Ertaş'la en rafine üslubuna kavuşan Orta Anadolu Abdal Müziği geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından olan babası Muharrem Ertaş karsımıza çıkar. İste Neşet Ertaş, babası Muharrem Usta ile adeta Anadolu'daki en olgun seviyesine erisen bu Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır. 1960'lardan itibaren binlerce yıllık sazımız bağlama ile birlikte anılan; sadece geniş halk kesimlerinde değil, ciddi musiki çevrelerinin ve gerçek türkü dostlarının da gündeminden hiç düşmeyen Neşet Ertaş'i farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor- Çünkü o aslında bir anlamda tam bir yöre sanatçısı olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak, hem babası Muharrem Ertaş'tan, hem de bu geleneğin diğer usta isimleri olan Hacı Tasan ve Çekiç Ali'den de ayrılır. Bir başka söyleyişle onun sanatı için, basta Muharrem Usta olmak üzere. Hacı Tasan, Çekiç Ali ve Abdal/Türkmen Müziği geleneğinin çeşitli yörelerde farklı tavır ve üsluplarda karsımıza çıkan diğer ustaları da dahil olmak üzere hepsinin üst seviyede bir sentezi ve esrarlı bir bileşkesi denilebilir. Sarısözen'in tabiri ile bir zamanlar sadece ve sadece "Kırşehirli Mahalli Sanatçı" olarak bilinen Neşet Ertaş'ı binlerce, hatta milyonlarca saz çalıp türkü söyleyen diğerlerinden ayıran nedir? Onun sazının ve sesinin insani büyüleyen sırrı nereden gelmektedir? Neredeyse yarim asra varan bir süreden beri gerçek anlamda gönül telimizi titreten, ruhumuzu ürperten bu esrarlı sesin, sazın ve yorumun arka planında neler ve kimler vardır? Sazı gümbür gümbür ses veren, adeta davula eslik edercesine sazının göğsünde pençesiyle sesler çıkaran, hep samimi ve kendi halinde yüreğinin acılarını ve kendi iç gurbetlerini seslendiren; hiç bir medya tik tutumu olmayan, kalabalıklardan ve şöhretten adeta köse bucak kaçarak pek ortalıklarda görünmeyen; mezhep, parti ve etnik kimlik çağrışımlarına pirim vermeyen, sazından, sözünden ve sesinden gayri hiç bir şeyden medet ummayan bu "Garip" insani tanımak kadar tanımlamak da gerçekten zor. Ayaklarının altındaki toprağın renginden, kokusundan haberdar olan, bastıkları yeri az çok tanıyan, yürekleri hep türkülerle birlikte atanlar için Neşet Ertaş, belki de tam bir "yasayan efsane"; meçhul, uzak, esatiri ve sırlarla dolu... Neşet Ertaş'in sanatı hayati ile hayati sanatı ile o kadar içice ki, çalıp çığırdığı türkü ve bozlaklarında bütün bir hayat hikayesini bulmak mümkün olduğu gibi, hayatına yakından baktığımızda da o içli türkülerin, acili bozlakların nelerden nasıl doğduğunun ipuçlarını elde ederiz hemen. Onun yokluk, yoksulluk ve acılarla dolu hayatim "Garip" mahlasıyla yazdığı koşma tarzında usta isi şiirlerle anlattığı ozan yönünü yıllarca kimse fark etmedi bile. Babasından tevarüs ettiği geleneksel ve anonim türkülerin, bozlakların dışında, sözleri kendisine ait türküler, bozlaklar söylediğini de fareden olmadı yıllarca. Sözü ve müziği ile, anonim türkülerdeki erişilmez sadeliği ve estetik seviyeyi yakalayan sayısız türkünün, bozlağın altına attığı mütevazı imzasını kimselere söylemedi bile. Neşet Ertaş o büyük yaratıcı yeteneği ile okuduğu her eseri yeni bastan öyle bir yorumlar, ona öyle bir ruh ve hava verir ki, adeta yeni bir beste ile karsı karsıya olduğunuzu dahi sanabilirsiniz. Bu durumu, yeteneği, kültürü ve birikimi oldukça sinirli sığ ve sıradan sanatçıların yorum adına yaptıkları "dejenerasyon" ile karıştırmamak gerekir. Çünkü Neşet Ertaş kendisine ait olmayan bir türküyü bi1e öyle bir okur ve yorumlar ki, o türkü o sekliyle yıllar öncesine ait bir Neşet Ertaş türküsü gibidir artık. Olağanüstü denilebilecek yeteneği, geleneğe hakimiyeti, gelenekten kopmadan yeniye bağlılığı, yeni zamanların modern zevk ve eğilimlerini gözeten diri ve uyanık tecessüsü ile Neşet Ertaş, hep gündemde kalmış bir sanatçıdır. O, ismi bağlama ile özdeşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustası... Türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye bu kadar yakınlaştıran ve yaklaştıran, adeta birbirlerinin içinde -kendisi ile birlikte- eritip yok eden ikinci bir sanatçı bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Neşet Ertaş'ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiç bir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir. [youtube]http://www.youtube.com/watch?v=v4ZmLXrrCOo[/youtube] Konu Başlığı: Re: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: Pessimist üzerinde 16 Ağustos 2007 - 07:55 Hasan Tşk Güzel Paylaşım Olmuş Türkü Çok Güzel...
Konu Başlığı: Re: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: hasandursun üzerinde 16 Ağustos 2007 - 08:03 allah razı olsun kardeşim yanlız bi düzeltme yapalım ben bu konuda çok hassasımdır. neşet ertaşın söylediği türkü şarkı değil...
allaha emanet ol... dua ile.... Konu Başlığı: Re: Cevap: Son 50 Yıla Damgasını Vuranlar Gönderen: pasa20 üzerinde 17 Ağustos 2007 - 22:57 sanatçı dedigin zaman akla ilk gelen isim bunlar gibi sanatçıyı bu zamanda bulmak samanlıkta igne aramaya benzer
|