bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 15 Nisan 2025 - 10:10 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: 1 ... 6 7 [8] 9 10
 71 
 : 05 Mart 2010 - 08:37 
Başlatan AliRizaOzaslan - Son mesaj Gönderen: hakiki
Sağol Ali Rıza kadeş sayende gezmiş kadar olduk gitmek nasip olursa inşallah gezecem

 72 
 : 05 Mart 2010 - 07:49 
Başlatan AliRizaOzaslan - Son mesaj Gönderen: AliRizaOzaslan
      Gez Dünya'yı Gör Konya'yı

      Ama Bunları Yapmadan Dönme!

1-17 Aralık tarihlerinde Konya'da olmak ve gerçek bir sema töreni izlemek.

               Tasavvuf Musikisi ve ney albümlerinden almak.

Akşam otellerin teraslarından,Akyokuş'tan ve Meram'dan kenti seyretmek.

           Kilistra ve Çatalhöyük'ü kazı çalışmaları esnasında gezmek.

                Bir akşam vakti Sultan Selim Camii'ne gitmek.

Mevlana Caddesi,Alaaddin Caddesi ve Alaaddin Tepesi ile etrafı yürüyerek gezmek.

           Mevlana Müzesi etrafındaki tarihi sokakları gezmek.

Ulusarası üne sahip Konya halılarını,kilimlerini ve keçe sanatını görmek.

           Karatay Müzesi'ndeki Selçuklu Çinilerini detayla incelemek.

Konya Mutfağ'ından Bamya Çorbası,Etliekmek,Fırın Kebabı,Yaprak Sarması ve Sacarası yemek.

Mevlana Müzesi'ni ziyaret edip,Mevlana'nın manevi huzurunda bulunmak ve akabinde Mesnevi'sini okuyarak,dünyaya yeniden bakmak.

Ulusarası ödülleri olan Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğunu dinlemek.

            KONYA VALİLİĞİ İL KÜLTÜR ve TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

                             O332 353 40 21

Ne demeli,yazarken mest oldum,ya bir de gezip,yaşasam ne olurdum?

 73 
 : 04 Mart 2010 - 19:15 
Başlatan AliRizaOzaslan - Son mesaj Gönderen: AliRizaOzaslan
SILA ÖZLEMİ

Baba ocağından uzak kalmışım
Kalbim parçalanıp viran olmaz mı ?
Hicranla hasretten yara almışım.
Sılaya, sılaya diyen olmaz mı ?

Baykuşlar ötüşür her yerlerinde
Dağında, kırında, bahçelerinde.
Uyuyamaz oldum gecelerinde.
Sılaya, sılaya diyen olmaz mı ?

Gün göremiyorum arada perde
Yalnızlığım beni düşürdü derde.
Hasta olduğum şu kara günlerde
Sılaya, sılaya diyen olmaz mı ?

Başımı kaldırıp taşlara vursam
Bunca acılara katlanadursam,
Aydınlığa çıkacak köprüler kursam.
Sılaya, sılaya diyen olmaz mı ?

Çeşmesi, deresi akıcı değil,
Kimseler yüzüme bakıcı değil,
Tanrı bile burda baş tacı değil.
Sılaya, sılaya diyen olmaz mı ?...

Kasım Yüksel BOZKIRLI

 74 
 : 04 Mart 2010 - 19:13 
Başlatan menzilli - Son mesaj Gönderen: AliRizaOzaslan
Cimri o insandır ki:

Yanında adım anılırda

"Allahümme Salli Ala Muhammed Ya Allah"

demesin...

 75 
 : 04 Mart 2010 - 19:11 
Başlatan AliRizaOzaslan - Son mesaj Gönderen: AliRizaOzaslan
SAZLI

Ali Rıza Özaslan

16 Şubat 2010


Ahbaplarım, yaranlarım, merhaba!

İlk, orta ve lise tahsilimi( Meyre ve Bozkır'da) yaptığımdan dolayı, yaklaşık 16, 17 yaşıma kadar Meyre ile bağım sürekli oldu. Yazdığım hikaye ve anlatımlar, yaşadıklarım ve yaşayanlardan görüp, dinlediklerim. Zaman, zaman bana eşlik etmeniz, suallerle merakınızı gidermeniz ve bu diziye renk getirmesi açısından katkılarınızı istirham ediyorum.

Bana göre, benim gurbetim, komşu köylere gitmemle başlar, işte onlardan biri, Sazlı Köyü!

Sazlı, babaannemin köyü. Teyzem Ayşe, burada yaşamaktadır, ziyaretine daima gitmişizdir. Yine bu meyanda, eşeğe küçük seleleri yükleyip, "Aktaş" dan yola koyuluyoruz. Irastıları çoktan geçip, Körkuyu, Aladıngırları derken Bozdam'a köpeklerin havlamaları arasında giriyoruz. Uzunca bir rampadan sonra Sopran yoluna çıkıyoruz.

Veeee  Sazlı görünüyor, yeşillikler arasından. Teyzemle hasret giderip, el öpme, biraz istirahattan sonra, yedeğimize eşeğimizi alıp, Sazlı bağlarına doğru ilerliyoruz. Aman Allah'ım, üzümler, üzümler, renk, renk, miski amber, tüter, beyaz, siyah, gızıl envai çeşidi, vermiş kullarına Rabbim, şükürler olsun.


İki sele bu üzümlerden yolup, tekrar görüşmek dileğiyle vedalaşıyoruz.

Ayşe teyzem, zaman, zaman Meyre'ye gelir, kalır, hasretler giderilir, tekrar köyüne dönerdi.

Derdi ki:

"Benim arkamdan Yasin'lerimi oku..!

 Hak vaki oldu, seneler oldu, vasiyeti yerine getirildi, getiriliyor, rahmet ve şükranla yâd ediyorum,
 rahat uyu, ruhun şad olsun, Ayşe teyzem...

Bir not:

"Sazlı'lıyım Allah
 Çok garibim Allah
 Beni bu gayadan indirirsen
 Sana bir okka pekmez veririm Allah"

 Bir şekilde gayadan inmşitir;

"Sazlı'lıyım Allah
  Çok uyanığım Allah
  Bir okka pekmez verecek göz var mı bende
  Gandırdım Seni Allah..."



Sazlı köylülerimin affına sığınarak paylaştım.


 76 
 : 04 Mart 2010 - 19:09 
Başlatan AliRizaOzaslan - Son mesaj Gönderen: AliRizaOzaslan
ALİÇERÇİ

Ali Rıza Özaslan

02 Mart 2010


Bozkır,Meyre,Aliçerçi bir iki haydi kalkıyor...

Bozkırdan çıktık yola,Meyre'de verdik mola, Aliçerçi'ye geldik hayırlarla...

Kısa ayrılıklar olsa da,Bozkır coğrafyasıyla iç içe oldum.Hep köyümde yaşadım,gittim,tekrar geldim.

Şimdilerde elliye merdiven dayamış yaşımızda,geriye dönüp,sizlerle paylaşmak,geçmiş adına ne anı varsa!

Dedik ya tarlalarımız sınır Aliçerçi'yle,hayvan otlatırken,ekin işlerken,bahçeleri sularken,hatta ve hatta değirmene giderken iç içe olmuş,köylerimiz.

Birde düğünleri,cenazeleri ilave edersek,kaynaşma şaha kalkar.

Meccitlerde bir tarlamız vardı,sonraki yıllarda bahçe yaptık.Hemen garşımızda İhsan dayının bahçesi vardı.Sıcak yaz günleri söğütlerin gölgesi,kuyudan su çeken benzinli motorun çıkardığı nağmeli sesler,kurulan dostluklar,aramızdaki dereye nazire yaparcasına.

Arazide,insan,hayvan sesleri birbirine karışırdı.Kesinlikle sınırlar ihlal edilmez,hayvanları otlatmak için olsa da.

Yine "Gökçemugar,Hüyük arkası" mıntıkası sınır bölgemiz.

Hemen mezarlığımızın çıkışından,Gökçemugar'dan giden patika yol,sıkça kullanılan güzargah,Meyre-Aliçerçi arasında.

Susa genelde otomobiller için tercih edilirdi.

Kimi atlı,kimi yaya,kimi eşekle yola koyulmuş insanlarımız.Eeee kısa kes,anılara gel sesleri duyulur gibi mi? Lakin yolun başını anlatmadan,gitmeden,menzile ulaşılır mı?

Halamın(Fatma Oğuz) Öz köyüne gelin gitmesi,Meyre-Öz arası yol güzargahında mihenk taşı,Aliçerçi...

İşte Aliçerçi'yi tanıdığım,bildiğim zamanlar taaa o yıllara kadar gider.(1968-69)

Aliçerçi denince aklıma ilk gelen,ilişkimin başlangıcı kadim baba dostu,yiğen derken,bir yeğen daha ağzından çıkan rahmeti-rahmana kavuşan Osman dayı efendi ve gıymatlı aile fertledir.

En son geçtiğimiz yıl,İstanbul'dan Bozgır'a yol arkadaşlığımız olmuştu.Doya doya hasbihal imkanımız oldu.

Gıymatlı hanımları rahmeti rahmana gavuşmuşlardı ondan önce.Anagız ve Zeynep halalarım,ana gibi analardı,her ne kadar kan bağımız olmasa da,kadim ana-baba dostlarıydılar.

Ve Mustafa'mın refikası Ayşe yengemizde onları takip edip,erken bir zamanda rahmeti-rahmana kavuşdu.

Ve bugünlerde onların adına,hayır hasenat ve mevlidi şerif,Kuran'ı Kerim tilaveti yapılacak,doğup büyüyüp,ahret yurdu olan köyleri Aliçerçi'de..

Her ne kadar bedenen olamasamda,bütün maneviyatımla,dualarımla ve bu acizane mesajımla sizlerleyim...

Mehmet Emin ağabey,Mustafa'm,Perihan kardeşim en kalbi selamlarımı iletirim.Mevlam hepsine gani gani rahmet eylesin,mekanları Firdevs Cennetleri olsun.

Hayır hasanatınızı ve dualarınızı kabul makamında kabul buyursun Gözel Allah'ım...

BORANI

Akşam Boranı
Sabah Boranı
Tutmasınlar
Burdan kaçanı

Aliçerçi'ye Hizmekger duran bir Meyre'linin feryadı...

Bir başka köyümüzde buluşmak dileğiyle,hoşca,dostca kalın...

 77 
 : 04 Mart 2010 - 16:03 
Başlatan bozve - Son mesaj Gönderen: oktay_42
Veli usb fan bende vardı  ama aradan 2 sene geçti Smiley

 78 
 : 04 Mart 2010 - 14:29 
Başlatan hakiki - Son mesaj Gönderen: hakiki
Çiğköfte sevenler dikkat

 
A.A

Harran Üniversitesi (HRÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Süda Tekin Koruk, çiğ et yoluyla bulaşabilen “Toksoplazma hastalığı”ndan korunmak için, çiğ köftede kullanılan etin dondurulduktan sonra kullanılması gerektiğini söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Koruk, yaptığı açıklamada, Şanlıurfa'nın yöresel yemeklerinden çiğ köftenin, bölgede her yaş grubunca çokça tüketildiğini belirtti.
Çiğ köftenin yapılışı sırasında hijyenik koşulların çok önemli olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Koruk, yemeği yapan kişinin elinin temiz olması, köfte malzemelerinin sağlıklı koşullarda hazırlanması gerektiğini vurguladı.

Ancak bölgede üretilen isotun (kırmızı biber) yol kenarlarında veya evlerin damlarında sağlıklı olmayan koşullarda, nemli poşetlerde bırakılarak kurutulmasının küf oluşmasına neden olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Koruk, söz konusu koşullarda yapılan isotun çok fazla tüketildiğini aktardı.

Bunun dışında köftede kullanılan yeşilliğin temiz suyla iyice yıkanması, bulgurun sağlıklı olmasına dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Koruk, çiğ köfte denilince akla gelen ilk unsurun çiğ et olduğunu belirtti.

Bölgede çokça tüketilen çiğ köftede kullanılan etin vücutta parazitlere neden olabildiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Koruk, bundan ötürü bölgedeki çocuklara bakıldığında yeterince gelişemediğini, kansızlık ve bağırsak parazitlerine sık rastlanılabildiğini söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Koruk, “Etin içindeki parazitler, ancak etin pişirilmesiyle ortadan kalkabilir. Bunun dışında hiçbir yöntem paraziti yok etmez. Bölgedeki vatandaşlara etin pişilerek köfteye konulması konusunda önerilerimiz oldu. Ancak, vatandaşlar (köftenin özelliğinin bozulacağı) endişesiyle önerimize sıcak bakmıyorlar” dedi.

TOKSOPLAZMA HASTALIĞI

Etin ancak pişirilmesiyle parazitlerden arınacağını, çiğ etin parazit yapmasının yanı sıra “toksoplazma” denilen, kedi, köpek ve çiğ et yoluyla insana bulaşan enfeksiyon hastalığına neden olduğunu anlatan Koruk, şunları kaydetti:

“Hastalık, hafif kas ve eklem ağrıları, halsizlik, yorgunluk, lenf düğümlerinde şişlik gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bazı kişiler kendiliğinden bu hastalığı atlatabilir. Bazen hastalar lenf bezlerindeki şişlik nedeniyle bize geldiklerinde toksoplazma olduğunu ortaya çıkarabiliyoruz. Bu hastalık hamileler için büyük bir risk. Toksoplazma hastası hamile birinin doğacak çocuğunda görme, sarılık ve zeka geriliği gibi sorunlar yaşanabilir. Bölgede de çiğ etle yapılan çiğ köfte yeme alışkanlığı çok fazla, bundan ötürü hastalığa yakalanma oranı da fazla olabilir. Çiğ köfte etini, eksi 20 derecede dondurduktan sonra kullanmak, çiğ etle bulaşabilen toksoplazma hastalığından korunmamazı sağlayabilir. Çünkü bu şekilde etin içindeki parazitlerin ölmesini sağlayabiliriz. Ancak en güvenli ve sağlıklı yöntem etin pişirilerek tüketilmesidir.”

 

 79 
 : 03 Mart 2010 - 09:34 
Başlatan AliRizaOzaslan - Son mesaj Gönderen: AliRizaOzaslan
Çarşamba çayının çağlayışı,

bem beyaz köpüklü,soğuk,serin suyundan,

Gurbetdeki Bozgırlılara sım sıcak,gucak dolusu selamlar,Kadıköy'den.

Gününüz aydın,bahtınız açık,mesainiz golay gelsin...

 80 
 : 01 Mart 2010 - 00:04 
Başlatan menzilli - Son mesaj Gönderen: menzilli
bana selam veren hiçbir kimse yoktur ki, allah benim ruhumu haberdar etmesin. ***
hz.muhammed (s.a.v)

Sayfa: 1 ... 6 7 [8] 9 10