AliRizaOzaslan
Aktif Üye

Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 903
|
 |
« : 23 Ekim 2008 - 22:12 » |
|
Me?rutiyet:
Bir yönetim ?eklidir, kral, hükümdar yada padi?ahın yanında bir meclistir yürütme yetkisinin devletin başında olan kişiye, yasama yetkisinin meclise ait olduğu yönetim ?eklidir. Osmanlı devletinde sultan 1. Abdulhamit tarafından tanzimat fermanı sonrası toplum bask?sı yüzünden birinci me?rutiyeti ilan etmiştir ve sonrasında elinde bulunan meclisi kapatma yetkisi sadece padi?a aittir yasası ile meclisi kapatmıştır. daha sonrasında ittihat ve terakki partisinin bask?sı ile ikinci me?rutiyet ilan edilmiştir.
Cumhuriyet:
Cumhuriyet, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin bağlıca temel organlarının belli aralıklarla yinelenen seçimlerle göreve getirildi?i bir “yönetim biçimi”dir.
Cumhuriyet adı verilen yönetim biçimleri, yöneticilerin göreve getirilmesinde veraset yöntemini reddetmiştir.
Cumhuriyet adı verilen yönetim biçimlerinde halk, yönetimini be?enmediği yöneticileri, belli aralıklarla yinelenen seçimlerde değiştirebilmek olana??na sahiptir. Bu nedenle yöneticiler, toplumu keyfi biçimde yönetemezler; halkın isteklerini ve beğenilerini gözönünde tutmak zorunda kalırlar. Bir başka deyi?le, yöneticilerin iradesi mutlak değil, halk iradesi ile sınırlıdır.
Cumhuriyetlerde bu özellikler, yönetenleri siyasal bakımdan halka “sorumlu”duruma getirir: yönetilenleri tebaa, kul olmaktan çıkar?p vatandaşlık konumuna yüceltir.
Demokrasi:
Nedir Demokrasi? En kısa tabiriyle “Halkın ?ktidar?” demek. Yunanca “Demos”(Halk) ve “Kratos” (?ktidar) sözcüklerinden oluşan Demokrasi halkın iktidarı anlamına geliyor. Eski Yunanlılar, çağdaşları doğu despotluklarına karış kendi yönetimlerine bu adı vermişler. Onlara göre Demokrasi olabilmesi için kanunların herkes için aynı olması (?sonomia) site işlerine katılmada ve siyasal iktidara katılmada e?itlik (?segoria ve ?sokratia) olması gerekir.
Demokrasiyi, halkın halk tarafından yönetilmesi şeklindeki coşkunluk uyandıran ve hitabette işe yarayan tanımlamanın dığına çekmeliyiz. Zira, bir halkın kendi kendini yönettiği hiçbir zaman görülememiştir, görülmeyecektir de. Yukar?da da ifade ettiğimiz gibi bütün hükümetler aslında oligar?ik yapıdadır; bu da zorunlu olarak az sayıda kişinin çoklu?a hakimiyetini içerir. Rousseau, bir cümlesinde bunu çok güzel ifade ediyor:
“Kelimenin tam anlamıyla gerçek Demokrasi hiçbir zaman mevcut olmamıştır ve olmayacaktır da. Ço?unlu?un yönetmesi ve az?nlığın yönetilmesi, doğal düzene aykırıdır.”
Demek oluyor ki, Demokrasiyi klasik “Halk ?ktidar?” anlamında hayat bulan fanteziden s?y?r?p, onun daha gerçekçi bir tanımını yapmak gerekiyor. Gerçek Demokrasi, başka bir şeydir; daha mütevazı fakat daha gerçekçi bir şey. Bu, herşeyden önce, ihtilal sonrası Fransa’sının 1793 Kurucu Meclisi’nde denildi?i gibi “halk için ve halkın her kesimi için özgürlük” olarak tanımlanabilir. Bir başka basit ve gerçekçi tanımda ise Demokrasi “yöneticilerin dürüst ve serbest seçimler yoluyla, yönetilenler tarafından seçildi?i rejim” olarak ifade ediliyor. Bütün bu tanımlardan sonra Demokratik Rejimi matematiksel bir ifadeye dökmek mümkün olmaktadır.
Demokrasi=Yönetenlerin halka dayanan me?ruluşu ve halk karışsındaki sorumluluşu+Yönetilenlerin yöneticileri seçme, denetleme ve devlet yönetiminde görev alabilmeleri erki+Hukukla düzenlenmiş çevre+Haklar ve Özgürlükler.
|