bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 19 Nisan 2024 - 19:16 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: 1 [2]   Aşağı git
Gönderen Konu: Makaleler  (Okunma Sayısı 11268 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
AliRizaOzaslan
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 903


« Yanıtla #15 : 16 Şubat 2009 - 20:46 »

Temizlik

Evrende hiçbir şey kaybolmaz. İçimizde ürettiğimiz her kötülük; kin, kıskançlık, hasislik, öfke, hiddet, zihnimizde ve gönlümüzde birikir, bilinçaltında toplanır. Bizden çevreye, tüm dünyaya yansır. İnsanlık kendi yarattığı kir ve pisliklerin içinde yaşar. Bu kısır bir döngüdür. Bundan kurtulmanın tek yolu sevgi düşünmek, sevgi üretmek, titreşimlerimizle evrene sevgi yaymaktır.

“Bir tek insanın yaydığı sevgiden ne olur?” demeyin.

Yüce Mevlana’nın yaydığı sevgi asırlardan beri tüm insanlığı aydınlatıyor. Yüce önder Atatürk’ün yaydığı sevgi bir ulusu kurtardı, özgürlüğe kavuşturdu. Ölümünden bugüne kesintisiz süren karartma ve karalama çabalarına karşın hala aydınlatıyor. İçindeki sevgiyle insanlığa önderlik yapan liderler, insanları barışa, mutluluğa, sevince ve huzura kavuştururlar. İçlerindeki kirlerle, kinlerle, nefretlerle, önderlik yapanlar ise toplumları savaşa, acıya, kedere, ölümlere ve zulümlere sürüklerler.

Bu dünya bizim, hepimizin. Bizden sonra da çocuklarımız, torunlarımız yaşayacaklar. Onlara para, mal, mülk bırakmak için hırsla çalışacağımıza, sahip olduğumuz şeyleri vermeden, paylaşmadan hasislikle korumaya çalışacağımıza, tüm insanlığa daha iyi, daha temiz, daha yaşanılabilir bir dünyayı bırakmanın yollarını aramalıyız.

Çevremiz olumsuz olaylar ve olumsuz işler yapan insanlarla dolu. Herkes kendi çıkarına bakıyor, kendi gemisini yürütmeye çalışıyor. Çalarak, çırparak, kazıklayarak bir şeyler biriktirmeye uğraşıyor.

Hiç kimse diğerini düşünmüyor. Anlamak için çaba sarfetmiyor, öğrenmiyor, dinlemiyor. İnsanların birbirinin yanında önemi ve değeri yok. Herkes “Acaba bir şeyler kapabilir miyim?” diye diğerine yanaşıyor, kapamayacağını anlayınca, yanaşmak için çaba sarfeden, sırnaşan o değilmiş gibi “Allah’a ısmarladık” bile demeden uzaklaşıyor.

Dünyayı ve çevreyi koruyabilmek için öncelikle kendi içsel değerlerimizi koruyup geliştirmek, içimizi aydınlatmak, içimizdeki yüce sevgiye ulaşmak ve yaygınlaştırmak gerekir. Seven bir insan kıskanç olmaz; başarıya gidenin yolunu kesmez, takdir ve teşvik eder, başarısından sevinç duyar. Seven bir insan kin tutmaz; hataların hesabını yapmaz, anlayış ve hoşgörüyle karşılar, kötü şeyleri içinde saklamaz, unutur. Seven bir insan hasis olmaz; cömert ve esirgemez olur, verir, paylaşır, hizmet eder, hiçbir karşılık beklemez.

Seven bir insan sevdiğini korur ; yüceltir, aydınlatır, ufkunu açar, yollarını kolaylaştırır. Seven bir insan barışçıdır; hiddet duymaz, şiddete başvurmaz, kavga ve gürültü yapmaz. Seven bir insan şefkat ve merhamet sahibi olur ; hiçbir canlıyı incitmez, denizi kirletmez, yeşili ezmez, ağaçları kesmez, parklardaki lambaları kırmaz. Seven bir insan dürüst olur; hile yapmaz, çalmaz, yanıltmaz, eksik tartmaz, çürük mal satmaz. Seven bir insan kendine, çevresine, doğaya ve diğer insanlara saygılı olur ; her davranışı ile çevresinde sevgi ve saygı yaratır.

Kendi içimizdeki kirleri temizleyip sevgiye ulaşmadan doğayı, çevreyi, insanları, hatta en yakınlarımız olan eşimizi, çocuklarımızı, kardeşlerimizi bile koruyamayız, huzur ve mutluluğa ulaşamayız.

İnal Aydınoğlu

 
Kayıtlı

Hamdım             Piştim            Yandım
AliRizaOzaslan
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 903


« Yanıtla #16 : 24 Şubat 2009 - 17:17 »

Kopmak
 

Bir süper markette alışveriş yaparken arkamdan gelen öfkeli bir erkek sesi ile irkildim. Öfkeyi galiz bir küfür izledi. Gayri ihtiyari dönüp baktım. 75 yaşlarında görülen bir adam aynı yaşlarda gösteren bir bayana söylüyordu. Bayandan da aynı sertlikte ve üslupta bir cevap çıktı. “50 yıldan beri böyle yaparsın alçak adam. Bir tek gün bir tek istediğimi almadın. İnşallah mezara götürürsün, o paraları” dedi.

Şok olmuş, akıl almaz bir üzüntü içinde bu ilişkiyi izliyordum. Yaşlı insanların her ikisi de çok çirkindi. Sevgisizlik yüzlerini kapkara yapmış, hatlarını sertleştirmiş, kırışıklıklarını derinleştirmişti. Sanki her taraflarından nefret akıyordu. Eşimle düşündük; birbirine öfke ve sevgisizlik kusan bu iki insan akşam eve dönecek, marketten aldıklarını pişirip birlikte yiyecek, büyük bir olasılıkla aynı yatağa girip yatacaklardı. 50 yılı nasıl geçirmişlerdi acaba?

Hiç sevgi üretmeden bu büyük nefreti nasıl oluşturmuşlardı? Birbirlerine uluorta o denli saygısız davranan bu iki insan, bugüne dek daha nice şeyi birbirlerine reva görmüşlerdi? En üzücü olan yanı ise birbirlerini incitmeyi öylesine kanıksamışlar ki hiçbir şey olmamış gibi aynı arabaya binip birlikte yola çıkabiliyorlardı.

Geçen hafta arkadaşlarımızdan bir çiftin 45 yıllık evlilik sonrası mahkemeye başvurduklarını duydum. Yakın dostları vazgeçirmek için araya girmişler. “Biz ilk günden beri iyi ilişkiler içinde değildik. 40 yıl bir hay huy içinde geçti ama son beş yılda tümüyle koptuk” demişler. Aracılığa yeltenen arkadaşları, “Ohoo sizinki bir şey mi? “Biz 10 yıldan beri kopuğuz” demiş. Bir diğeri 7, başka biri 11 derken birçok evli insan arasındaki ilişkilerin yok denecek kadar az veya gerçekten kötü olduğu halde evliliklerini sürdürdükleri acı bir biçimde hissedilmiş.

İki insanın ruhsal, duygusal ve fiziksel olarak birbirinden koptuğunu hissettikten sonra yine birlikte yaşaması ne denli zor şeydir. Buscaglia, uzun yıllar mutlu evlilik sürdüren çiftler arasında bir anket yaptırarak mutluluklarını neye borçlu olduklarını sorar. Ankete katılanların yüzde 85’i “iletişim” derler. İletişim açıklıktır. Söylemek, dinlemek, anlamak, anlaşmak, bakışmak, koklaşmak, dokunmak, okşamak, özetle yakın olmaktır. İnsanlar arasındaki yakınlık her gün biraz daha azalıyor.

Günlük yaşamın telaşları bizi birbirimizden uzaklaştırıyor. İnsanlar yakınlığı ve içtenliği öğrenemiyorlar. İlişkiler yüzeyde sürüyor. 40 yıllık evli insanlar, birbirlerine güvenmiyorlar, içlerini açmıyorlar, birbirlerinin huyları ve alışkanlıkları ile alay ediyorlar. Birbirlerinden korkuyorlar. İçimi görürse beğenmez veya zayıf yanlarımı görürse kullanır gibi endişeler içindeler. Kendileri açılmadan karşı tarafın içini görmeye çalışıyorlar ama her ikisi de birbirlerinin içini göremeden yaşıyorlar.

Bu risk yeni tanışan veya yeni evlenen çiftlerde daha büyük oluyor. Gizli kalan sayfalar aralandıkça, gördükleri her şey onları rahatsız etmeye başlıyor. Kandırıldıklarını, yanıltıldıklarını hissediyorlar. Birbirlerine olan saygıları azalıyor, sevgisizlik başlıyor. Ayrılığa cesaret edemeyen çiftler tüm yaşamlarını kavga, çekişme, hakaret, taciz ve ıstırap içinde geçiriyorlar.

Şimdi gençler böyle bir yaşama katlanmıyorlar. Seçimi yanlış yaptıklarını görür veya gizli kalan şeylerden rahatsız olduklarını hissederlerse uzun kavgalara, çekişmelere, mücadelelere, kırgınlıklara yer vermeden boşanıyorlar. Bir toplantıda gençler boşanmalardan söz ediyorlardı. Son dört yılda evlenen her üç arkadaşlarından ikisinin ayrıldığını söylediklerinde irkildim. Yine anlattıklarına göre arkadaşlarından bir çift boşanmak için mahkemeye birlikte gitmişler.

Boşanma kararını aldıktan sonra birlikte yemek yemişler ve ömür boyu arkadaş kalma sözü vererek ayrılmışlar. Boşanan genç kız, “Evlenmeden önce çok iyi arkadaştık, evliliği denedik olmadı, yine arkadaş kalmaya karar verdik. Aynı evi paylaşmak çok zor. İki insan arasındaki farklılıkları anlamak ve onlara alışmak ayrı bir anlayış, açık, net ve samimi bir iletişim istiyor. Evliliğin iç içe olan yakınlığını sürdürebilmek için yalnızca saygı duymak ve hoşlanmak yetmiyor. Daha derin bir sevgi, esirgemezlik, özveri, sabır ve dayanıklılık gerekiyor” dedi.

İlişkilerimizde kesintisiz bir sevgi istiyorsak, hiç kimseden bir şey beklemeden onu yaratmanın ve sürdürmenin sorumluluğunu taşımalıyız. Sevgi zorluk tanımaz, yollar ve ufuklar açar. Yaşama güç, inanç ve güven katar.

İnal Aydınoğlu
Kayıtlı

Hamdım             Piştim            Yandım
Sayfa: 1 [2]   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: