menzilli
|
 |
« : 28 Ağustos 2008 - 11:57 » |
|
A?k nasıl akar bir yürekten diğer bir yüre?eş “İlk bak??ta aşık oldum” der kimisi... Hiç yaşamadım bilemem. Doğrusu inanmam da... Kim böyle söylese ya da nerede okusam bu cümleyi, olsa olsa etkilenmektir bunun adı, aşk değil diye düğünürüm. Böyle bir cümleden sonra şartlanılmış bir aşk yaşanır ve biter. An?ldı?ında geçici bir hevesmi? aslında diye düğünülür belki de... Neyse asıl konumuz bu değil. Dü?sel bir aşkın hikayesi anlatacağım ben size, ya da isterseniz yaşanmış bir aşk deyin siz bu aşka... Bu hikayede, ilk bak??ta aşk yok, arkadaşlıktan aşka dönüşen bir hikaye de değil bu! Bir yasak aşk öyküsü hiç değil! İçinde biraz hüzün, biraz mutluluk gözyaşı, birkaç şiir ve şarkı, yaralı iki yürek, kaygılar ve tabii ki uykusuz saatler var. Bu hikayenin içinde en çok ümit var. Merkezde ise aşk...
Birbirine uzak iki şehir... Biri taş binalarla çevrilmi?, sokaklarında asık yüzlü insanların dolaşt?, kuru ayazların kol gezdi?i bir şehir... Di?eri deniz kokusu iliklerine kadar sinen... Bu birbirinden çok farklı iki ayrı şehirde, birbirine çok benzeyen iki insan... Birbirlerinden habersizken, aynı gecede aynı yıldızlara bakıp aynı dileği tutuyorlar belki bir gün... Sonrasına siz masal deyin, ben hikaye... ya da bir düş... Dedim ya hikayede en çok ümit var diye; bir ümitle bağlıyor işte her şey...
A?ka en çok bahar yakış?r değil mi? Oysa bir kış mevsiminde bağlıyor bu düşsel aşk. Dışarıda k??, yüreklerde bahar... K?rlar yerine, yüreklerde açıyor papatyalar... D??ar?sı soğukmu?, buz gibiymi?, ne gam? Yüreklerde güneş...
Kadın taş binalı, kuru ayazlı şehirde yaşıyor. Sahteliklerden, yalanlardan b?kmışlığıyla bir uçurumun kenarındayken, bir ümit tutuyor elinden... Yani deniz kokan kentten gelen adam! Onun ne işi vardı o uçurumun başında diye soracaksınız şimdi? O da aynı sebeple oradaydı. Belki adam çevresindeki tüm sahteliklerin ve yalan sevdaların içinde adamlığından utanmıştı da , onu uçurumdan at?p rahatlamak istiyordu. Yüreğini de f?rlat?p atacakt?; böylece kimse acıtamayacakt? onu bir daha... Ama karışla?mayı hiç beklemediği o yer de kadınla karışlaşmıştı işte... Adam ve kadın elele verip vazgeçtiler yüreklerini atmaktan... Ne de olsa bir ümit vardı içlerinde hala... Aslında onların yürekleri elele tutu?tu... O ikisi birbirlerinin gözüne ka??na değil, boyuna posuna değil, yüreklerine aşık oldular... Ve ilk sözleri “Yüreğine ağışım” oldu aşka ilk adımı atarken. En çok kelimeler yardım etti onlara, birbirlerinin yüreğine dokunmaları için. Bir gece vaktinde kadın adamı düğünürken güncesine şöyle yazdı:
“ A?k nasıl akar bir yürekten diğer bir yüre?eş Belki bir şarkıyla, belki bir şiirle gelir. Belki de bir yıldız olarak düşer avucunuza, dilek tuttu?unuz bir gecede... Uzak bir kentte bir yürek şiirler yazar adınıza... Her dizede onu bulursunuz, her dizede kendinizi... 160 karaktere s??dırmaya çalışırsınız içinizden taşan her duyguyu... S??dıramazsınız... Sonra beceremeseniz de şiir yazmayı onun kadar güzel, bir şiir dökülür kaleminizden...
Sesini hiç duymadığım, Hiç dokunmadığım ellerine, Bir şaire vurgunum şimdi. Ben hiç oldum, o herşey! Yaşadığı kentte, Bir gece olsun uyumadım, Gezmedim sokaklarında, Duymadım o kentin gürültüsünü Ve koklamadım denizinin kokusunu... Ben onun avucundaki yıldız oldum, O benim içimde ümit.. İşte bu yüzden; A?kın adı ümittir artık, ümidin adı aşk! ”
Adamsa bir hikaye yazdı ve anlattı bir aşkın başlang?cını... Sordu: “ Bir ümit üzerine aşk yazılabilir mi? ” diye. Kimi onaylayarak ümit üzerine aşk yazılır dedi, kimi vazgeç dedi aşkın aleviyle kırmızıya dönmekten... Bir başkası bu hikayenin sonu sadece hüsran diyerek ümitleri k?rd? ve bir dost destek verdi, kadın ve adamın mutluluğuna katılarak... Sonu ne olurı Ne kadın biliyor, ne adam, ne de diğerleri...
şimdi iki ayrı kentte, birbirlerinin yaralarını kelimelerle sarmaya çalışan, iki yaralı yürek avuç içlerinde bir yıldız tutarak, birbirlerini düğünüyorlar. ağlamanın ne kadar güzel olduğunu ke?fediyorlar yeniden... Büyük bir mutlulukla ya?arken aşk?, hatta mutluluğu içlerine daha fazla çakmak için uykularını feda ederken hep ‘bir ümit’ içlerinde... Ve bir taraftan kaygılanıyorlar, korkuyorlar gün gelir bu bozulur diye...Kelimelere, şiirlere, şarkılara sığınıyorlar birbirlerini daha çok hissetmek için... Sonuç olarak düşsel bir aşka ‘merhaba’ diyen iki ayrı yürek, tek yürek olup açtılar kapılarını mutluluşa... Ve göze aldılar ne zaman geleceği meçhul olan hüznü... Yani bir ümidin üstüne aşk yazıldı, ve daha bitmedi hikaye... İçinizden geliyorsa devam edin hadi yazmaya ve bir isim daha verin aşka...
A?kın adı ümittir artık, ümidin adı aşk...
|