bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 20 Nisan 2024 - 09:47 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: [1]   Aşağı git
Gönderen Konu: Kalp damar hastalıklarına karşı balık eti  (Okunma Sayısı 8419 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
hakiki
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 937



« : 09 Kasım 2008 - 18:31 »

Kalp damar hastalıklarına karış balık eti

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sait Gönen, haftada 2-3 kez tüketilen balık etinin kalp damar hastalıklarına karış koruma saşladı?ını, Günde 0,85 gram tüketilen balık ya?ının kalp krizi geçiren hastalarda ölüm oranını yüzde 20 azalttığını söyledi.

Enerji deposu olarak nitelendirilen balık etinin yararlarının bilimsel çalışmalarla kanıtlandı?ını belirten Doç. Dr. Sait Gönen, Protein, A, B, D, E ve K vitaminleri, kalsiyum, Magnezyum, demir, selenyum ve fosfor gibi insan vücudu için gerekli vitaminle minerallerin, özellikle de içerdiği ya? ve ya? asitlerinin balığı diğer hayvan etlerinden üstün k?ldı?ını kaydetti. Balıkta doymamış ya? asitlerinin, doymu? ya? asitlerine oranla daha fazla olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gönen, "Balıkta bulunan ya? asitleri Omega 3 ve Omega 6, kalp damar hastalıklarına karış bizleri korur, Depresyon, tip 2 Diyabet, böbrek hastalıkları, kemik hastalıkları, kanser, yüksek tansiyon ve kolesterole de olumlu etki yapar. Haftada 2-3 kez balık tüketmek son derece faydal?dır. Ya? asitleri zengin balıkların başında uskumru, sardalye, hamsi ve somon geliyor. Di?er bir doymamış ya? asidi olan Omega 6'yı balığın yanı sıra, daha çok mıs?r özü ya??, ayçiçek ya??, soya ya??, f?ndık ya?? gibi bitkisel ya?larda da bulabilmek mümkün" dedi.

Doç. Dr. Gönen, vücudun üretemediği bu ya?ların, Sağlık açısından mutlaka dışarıdan alınması gerektiğini hatırlatarak, balık ya?? tabletlerinin ise geliği güzel tüketilmesinin yanlış, hatta zararlı olabileceğinin unutulmaması gerektiğini söyledi. Yapılan birçok bilimsel çalışmada Akdeniz veya ?skandinav ülkelerinde yaşayan, ağırlıklı olarak balıkla, deniz ürünleriyle beslenen toplumlarda özellikle kalp damar hastalıklarının daha az görüldüğünün ortaya çıktı?ını dile getiren Gönen, "Ancak bunun sadece balık ya?larına başlanması doğru değildir. Kalp sağlığı açısından genel olarak yaşam tarzı da önemli. Yani doğru beslenmenin yanı sıra, düzenli olarak egzersiz yapmak, özellikle de sigaradan uzak durmak şart. bebeklik ve çocukluk çağında sinir sistemi ve beynin gelişmesinde yardımcı olan balık etindeki ya?, ileri ya?larda genel sağlığın korunması açısından büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu.

Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sait Gönen, her mevsim alınması önerilen balık etindeki Omega 3 ya? asitlerinin annelerin doğum öncesi ve sonrası sağlığında, çocuğun ise zihinsel ve bedensel geliğiminde önemli rol oynadığını vurgulayarak, "Ara?tırmalar, balık yaşındaki Omega 3 ya? asidinin kalbi ve kalp damarlarını koruduğunu gösteriyor. Somon ve ton balığındaki Omega 3 ya? asitlerinin insan sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili sonuçlar, son zamanlarda t?p dünyasının gündeminde. Konuyla ilgili dünya çapındaki binin üzerinde bilimsel araştırma, bu asidin kalp ve kalp damarları üzerindeki olumlu etkilerini i?liyor. Günde 0,85 gr Omega 3 ya? asidinin kalp krizi geçirmiş hastalarda ölüm oranını yaklaşık yüzde 20 oranında azalttığını gösteriyor. Kısacası Omega 3 ikinci bir kalp krizi riskini büyük ölçüde önlüyor. Vücudun gerekli iyi ya?ları alması için haftada en az iki kez 200 gr yaşlı balık, örneğin somon, ringa, ton balığı veya uskumru tüketilmesi gerekiyor. Balık sevmeyen veya nadiren yiyenler eczanelerde satılan balık ya?larından yararlanabilir. Bununla birlikte, düzenli ilaç kullananlar, balık ya?? almadan önce bunu mutlaka doktoruna danı?mal?" diye konuştu.

Dengeli bir beslenmenin yapılabileceği Omega 3 ya? asitlerinin yararlarını sıralayan Doç. Dr. Gönen, şunları söyledi:

"Kanı inceltip damarları koruyarak p?ht?la?mayı önlemektedir. Kanın tüm vücutta dolaşmasını sağlayarak parmak ucu hissizleşmesini, el ve ayak parmaklarının dolaş?ma bağlı ü?ümesini önleyip azaltmaktadır. Yapılan son araştırmalar balıkta bulunan Omega 3 ya? asitlerinin insülinin işlevini artırarak ve diyabette özellikle de tip 2 diyabetlilerde hastalığı geciktirdiği anlaşılmıştır. Omega ya? asitleri serbest radikallere karış savaşarak cilt hücrelerinin yağlanmasını engelliyor. Hücreleri yenileyip cildi güzelleştirir. Kanın beyin damarlarında rahatça dolaşmasını sağlayarak migren tipi a?r?ları önler. Güçlü bir bağışıklık sistemi için Omega ya?ları çok önemlidir. Başta gribal enfeksiyonlar olmak üzere, sedef, romatoit artrit, Astım ve Alerji gibi hastalıkların tedavisinde önemli rol oynuyor. Depresyon vakaları, dengeli Omega 3 ya?? tüketenlerde daha az görülmektedir."
iha


Kayıtlı

Nice  insanlar gördüm, üstünde elbise yok.
Nice elbiseler  gördüm, içinde insan yok.

                             Mevlana
hakiki
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 937



« Yanıtla #1 : 05 Şubat 2009 - 16:38 »

Tuz tüketiminin, toplumsal özelliklere ve yaşanan coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterdiğini ifade eden Derici, ''sağlıklı bireylerde günlük olarak yemeklerle alınması gereken ortalama tuz miktarı 5-6 gramı geçmemeli'' dedi.

Derici, tuzun önerilen miktarın üzerinde tüketilmesinin ''hipertansiyon, inme, kalp krizi, kalp yetmezliği gibi ciddi hastalıkları tetiklediğini ve kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerde artışa neden olabildiğini, mide kanseri, şişmanlık ve kemik erimesi riskini arttırdığını'' kaydetti. Aşırı tuz tüketimi halinde astım hastalığında da şikayetlerin arttığını ifade eden Derici, bu tür sorunların yaşanmaması için günlük alınan tuz miktarının azaltılmasının temel kural olduğunu vurguladı.

-''TÜRKİYE'DE TUZ TÜKETİMİ NORMALİN 3 KATI''-

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğince 2008'de tuz tüketimiyle ilgili yapılan çalışmada, ülkemizde genel olarak tuz tüketiminin ortalamanın üstünde olduğunun tespit edildiğini anlatan Derici, ''Türkiye'de bir kişinin günlük aldığı tuz, ortalama 18 gramla normalden 3 kat daha fazla'' dedi.

Derici, Türk Hipertansiyon İnsidans Çalışması'na göre, erkeklerin kadınlardan daha fazla tuz tükettiğinin belirlendiğini ifade ederek, ''Türkiye'deki hipertansiflerin miktarı 4 yılda 3 milyon artmış olup, toplumumuzun aşırı tuz tüketimi bu artışın önemli bir sebebi olarak görülmektedir. Erkeklerde hipertansiyon gelişme oranı kadınlara göre daha yüksek saptanmıştır'' diye konuştu.

-''SOFRANIZDAN TUZLUKLARI KALDIRIN''-

Aşırı tuz tüketiminden kaçınmak için sofradan tuzlukların kaldırılması gerektiğini kaydeden Derici, şu önerilerde bulundu:

''Market alışverişlerimizde alacağımız ürünün içeriğine bakmak alışkanlık haline getirilmeli. Eğer ürünün 100 gramında 1.5 gram tuz ya da 0.6 gram sodyum varsa yüksek tuzlu ürün, 0.6 gram tuz ya da 0.1 gram sodyum varsa düşük tuzlu ürün grubuna girer. Sağlıklı bir beslenme için tuz oranı yüksek gıdaları tüketmemeye özen göstermeliyiz.

Ürün üzerinde sodyum miktarı verildiyse bu rakamı 2.5 ile çarparak tuz miktarı hesaplanmalı.''

Lokantada yenilen ürünlerdeki tuz miktarı, menülerde bulundurulmadığı için farkında olmadan aşırı tüketilebildiğine dikkati çeken Derici, bütün müşteriler için ortak hazırlanan gıdaları sunan yerlerden ziyade kırmızı eti, tavuğu, balığı ve sebze yemeğini istenilen gibi az tuzlu hazırlayıp getirebilecek yerlerin tercih edilmesi gerektiğini bildirdi. Derici, müşterilerin menülerde böyle bir istekte ısrarcı olmaları halinde bu şekilde hizmet veren lokanta sayısının artacağını belirterek, dışarda tüketilen gıdalarda bulunan tuz miktarı için şu örnekleri verdi:

''Bir porsiyon döner-kebap yediğimizde 8.6 gram, bir porsiyon pizza yediğimizde 4 gram (sosis ve salamlı ise bu miktar daha da artar), bir porsiyon hamburger ve patates kızartması yediğimizde 2.9 gram, bir porsiyon kızarmış balık ve patates kızartması yediğimizde 1.2 gram ve 100 gram ekmek yediğimizde de 1.4 gram tuz tüketilmektedir.

Unutmayalım ki size sormadan çayınıza ya da kahvenize şeker ekleyebiliyorlar mı? Öyleyse neden size sormadan yemeklerinize tuz ekleyebiliyorlar? Buna izin vermeyelim, sağlığımızı koruyalım.''

AA
Kayıtlı

Nice  insanlar gördüm, üstünde elbise yok.
Nice elbiseler  gördüm, içinde insan yok.

                             Mevlana
Sayfa: [1]   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: