bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 02 Mayıs 2025 - 10:49 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: [1]   Aşağı git
Gönderen Konu: Dünyada türk olmak,  (Okunma Sayısı 8563 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
inceefe
Yeni Başlayan
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 404


« : 22 Eylül 2006 - 19:39 »

Dünyada türk olmak,
türkiye'de konyalı olmak,
konyada bozkırlı olmak,
bir ayrılcalıkdır.
Kayıtlı
drtehmen
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 668


« Yanıtla #1 : 22 Eylül 2006 - 21:28 »

avatar biraz geniş olmuş sanki inceefe ne dersin :?:  Cool
Kayıtlı
osmankoyuncu
Site Yöneticisi
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 2192



Site
« Yanıtla #2 : 22 Eylül 2006 - 22:44 »

Biraz kelimesi biraz küçük kalıyor sanki drtehmen  Cool
Kayıtlı


Bu Vatanın Ekmeğini Yiyip Bu Vatana İhanet Edenler
Bir Gün Ekmek Yediği Yerden Kurşunu da Yerler!
drtehmen
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 668


« Yanıtla #3 : 23 Eylül 2006 - 21:24 »

osmankoyuncu senin biraz kelimesi de küçük kalmış bence Smiley
inceefenin avatarı değiştirmeden önce baya genişti. Cool
şimdi en azından profil genişliği 2 katına çıkmıyor Smiley
Kayıtlı
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #4 : 29 Ekim 2006 - 01:45 »

BU, UNUTULUR MU ?


Birinci Dunya Savasi'nda Ingilizlere, 150 bin
askerimiz esir dustu. Bu

askerlerden bir kismi da Misir'in Iskenderiye
sehri yakinlarinda bulunan Seydibesir Usare Kampi'na
hapsedildi.
Kampin
tam adi, "Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye
Kampi" idi.
Bu
kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir dusen 16. Tumen'in
48.
Alayi'na
bagli

Osmanli askerleri tutuluyordu. 12 Haziran 1920'ye
kadar iki yil boyunca her turlu iskence, eziyet, agir
hakaret ve
asagilamaya maruz kaldilar. Bu insanlik disi muamelenin
nedeni ise
Ermeniler idi... Kamptaki, Turkce bilen Ermeni
tercumanlarin yalan,
yanlis cevirileri ve kiskirtmalari nedeniyle, kamplarin
Ingiliz
komutanlari, azili Turk dusmani kesilmislerdi.
***
Savas bitmisti. Ancak, kamptaki agir kosullar
nedeniyle olenler disindaki askerleri teslim etmek,
Ingilizler'in
isine
gelmiyordu. Cunku, olasi yeni bir savasta, bu askerlerin
yeniden
karsilarina cikabilecekleri, Ermeniler tarafindan,
Ingilizlerin
beyinlerine islenmisti. Cozum toplu katliamdi...
Askerlerimiz,
mikrop
kirma bahanesiyle, sungu zoruyla dezenfekte havuzlarina
sokuldu.
Ancak
suya normalin cok uzerinde krizol maddesi katilmisti.
Mehmetcik,
daha
ayagini soktugunda, asiri krizol maddesi nedeniyle
haslaniyorlardi. Ancak Ingiliz askerleri dipcik
darbeleri ile askerlerimizin havuzdan cikmalarina izin
vermiyorlardi.
Mehmetcikler, bele kadar gelen suya baslarini
sokmak istemedi. Ancak bu kez Ingilizler havaya ates etmeye
basladi.
Askerlerimiz, olmemek icin comelerek baslarini suya
soktular. Ancak
basini sudan kaldiran artik goremiyordu. Cunku gozler
yanmisti...
Disari cikanlarin halini goren siradaki askerlerimizin
direnisleri
de
fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kor oldu.
***
Bu vahset, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de gorusuldu.
Milletvekilleri Faik ve Seref beyler bir onerge vererek,
Misir'da
esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladinin
gozlerinin kor
edildigini, bunun faili olan Ingiliz tabip, garnizon
komutani ve
askerlerinin
cezalandirilmasi icin TBMM'nin tesebbuse gecmesini
istediler.
Tabii ki yeni kurulan devletin bin turlu
sorunu vardi.
Bu hesap sorma isi
de unutuldu gitti.
***
Ama onlar unutmuyorlar...
Kendi ihanetlerini bile soykirim ambalajina sarip, dunya
kamuoyuna
sunuyorlar. En uzucu olani da malum birilerinin, bu
karalama
kampanyalarina canak tutmasi...
Kayıtlı
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #5 : 29 Ekim 2006 - 01:48 »

Deportivo la coruna

Hep kendi kendime sormusumdur Ispanya ligindeki maclari izlerken neden
bu Deportivo'nun sahasinda hep bir türk bayragi asili kale arkasinda
diye. Sonunda ögrendim ve cok hosuma gitti :-) Deportivo La Coruna´nin
kale arkasindaki Turk bayraginin anlami, Galesia bolgesinin takimidir,
eskiden Türklerin orada yasadigi rivayet edilir! Deportivo'lu
taraftarlar ile Celta Vigo´lu taraftarlar birbirlerini hic
sevmiyorlarmis. Asagi yukari 20 yil önce Celtali'lar bu nedenle
Deportivo'lulara Türk demeye baslamislar, ama hakaret anlaminda. Ama
Deportivo'lu taraftarlar bunu hic hakaret diye algilamamislar. Hatta
kendi deyimleri ile ´Türk gibi güclü´ görünmekten cok hoslanmislar.
Iste bu yüzden her maclarinda en az 1 Türk bayragi aciyorlar. Bir daha
ki baktiginizda dikkat edin, yüzde yüz görürsünüz.
Kayıtlı
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #6 : 29 Ekim 2006 - 01:52 »

ANZAKLI OMER'IN HIKAYESI====

Turk olmanin nasil bir sey oldugunu unutanlara
hatirlatmak icin, Turk olmanin tadina varmak
için,lutfen okuyun.

Bu hakiki hikayeyi aktaran, sayin Dr. Omer Musluoglu
85
yasindadir ve halen MODA/ Istanbul'da oturmaktadir.

Anzakli Omer'in Hikayesi 1957 Yilinda Istanbul TIP
Fakultesi'nden mezun olup ihtisas yapmak uzere ABD'ye
giden doktor Omer Musluoglu, gorev yaptigi hanede
basindan geçen çok enteresan bir hadiseyi soyle
anlatiyor:

Amerika 'ya gittigim ilk yillar.. New York'da Medical
Center Hospital'da görev almistim. Fakat vazifem kan
almak, kan vermek,
serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi isler..
Hastaya o kadar onem veriyorlar ki yeni doktorlar
hemen direkt olarak hasta muayenesine,
tedavisine verilmiyor .Diger zamanlarda da
laboratuarda calisiyorum. Bir hastaya gittim. Yaslica
bir adam, tahminen yetmis bes yaslarinda..
-Kan verecegim kolunuzu acarmisiniz? " dedim.
Adamcagiz kanserdi ve ayni zamanda kansizdi.. Kolunu
actim, baktim
pazusunda bir Turk bayragi dovmesi var. Cok ilgimi
cekti, kendisine
sormadan edemedim:
-Siz Türk müsünüz?
-Kaslarini yukariya kaldirarak "hayir" manasinda
birisaret yapti.
-Ama ben hala merak ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki
Turk bayragi nedir?"

-Aldirma öylesine bir sey iste, dedi.
Ben yine israrla:
-Fakat benim icin bu cok onemli, cunku bu benim
milletimin bayragi, benim bayragim...
Bu söz üzerine gozlerini acti. Derin derin yuzume
bakti ve mirilti halinde sordu:
-Siz Turk musunuz?
-Evet Turk'um...."
I
Ihtiyar gozlerime tanidik bir goz ariyor gibi bakti..
Anlatmaya basladi:

"Yil 1915. Canakkale diye bir yer var Turkiye'de..
Orada savasmak uzere butun Hiristiyan devletlerden
asker topluyorlardi.
Ben, Avustralya Anzaklarindanim. Ingilizler bizi
toplayip
dediler ki:
-Barbar Turkler Hiristiyan dunyasini yakip yikacaklar.
Butun dunya o
barbarlara karsi cephe acmis durumda.. Birlik olup
uzerine gidecegiz. Bu savas cok onemlidir. '
Biz de inandik sozlerine ve savasmak isteyenler
arasina katildik..
Beynimizi yikayan Ingilizler Turklere karsi topladigi
askerlerin tamamini Canakkale'ye sevk ediyormus. Bizi
gemilere doldurup MISIR'a getirdiler,orada birkac ay
talim gorduk, sonra da bizi alip Canakkale'ye
getirdiler.

Savasin siddetini ben ilk orada gordum. Oyle ki
denize dusen gulleler sulari metrelerce yukari
fiskirtiyor, gokyuzunde
havai fisekler gibi geceyi gunduze ceviriyordu. Her
taarruzda bizden de Turklerden de yuzlerce insan
hayatinin baharinda can veriyordu. Fakat biz hepimiz
Turklerdeki gayret ve cesareti gordukce sasiriyorduk.
Teknolojik yonden cok cok ustun oldugumuz gibi sayi
bakimindan da fazlaydik.
Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren sey neydi? Ilk
baslarda zannediyordum ki Ingilizlerin bize anlattigi
gibi Turkler barbarliktan boyle saldiriyorlar. Meger
bu barbarliktan degil, kalplerindeki vatan sevgisinden
kaynaklaniyormus.

Biz karaya ciktik. Taarruz edecegiz, bizi
puskurtuyorlar. .
Tekrar taarruz ediyoruz, bizi gene puskurtuyorlar.
Tekrar taarruz ediyoruz..

Derken boyle bir taarruzda basimdan yedigim bir dipcik
darbesiyle kendimden gecmisim. Gozlerimi actigimda
kendimi yabanci insanlarin arasinda buldum. Nasil
korktugumu anlatamam. Ingilizler bize
Turkleri barbar, vahsi kimseler olarak tanitti ya...
Ama dikkat ettim, bana hic de ofkeli bakmiyorlar,
yaralarimi sarmislar. Iyice kendime gelince bu defa
cantalarinda bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana.
Iyi biliyorum ki onlarin yiyecekleri cok cok azdi. Bu
haldeyken bile kendileri
yemeyip bana ikram ediyorlardi. Sok olmustum dogrusu..
Dedim ki kendi kendime:
-'Bu adamlar isteseler su anda beni oldururler, ama
oldurmuyorlar. ..
Veyahut isteseler onceden oldurebilirlerdi. . Halbuki
beni cephenin
gerisine goturduler.. ' Biz esirlere misafir gibi
davraniyorlardi.
Bu duygularla 'Yaziklar olsun bana' dedim. 'Boyle asil
insanlarla ben niye savasiyorum, niye savasmaya
gelmisim? Bu Ingiliz milleti ne yalanciymis, ne kadar
Turk dusmaniymis' diyerek pisman oldum..
Ama bu pismanligimm fayda etmiyor ki... Bu iyilige
karsi ne yapsam diye dusundum durdum gunlerce..
Nihayet bizi serbest biraktilar. Memleketime dondum.
ISte memlekette Turk milletini ömür boyu unutmamak
icin koluma bu Turk bayragi dovmesini yaptirdm. Bu
bayragin esrari bu iste.."

Benim gozlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam
etti:
Talihin cilvesine bakin ki, o zaman olmek uzere iken
yaralarimi
iyilestirerek, sihhate kavusmama caba sarf eden
Turkler idi.
Simdi de Amerika gibi bir yerde yillar sonra yine
iyilestirmeye caba sarf eden yine bir Türk... Ne garip
degil mi?
Avustralya'dan Amerika'ya gelirken bir Turkle
karsilasacagimi hic tahmin etmezdim.
Siz Turkler gercekten cok merhametli insanlarsiniz.
Bizi hep kandirmislar, buna butun kalbimle inaniyorum.
Pesinden nemli gözlerle

-Bana adinizi soyler misiniz? dedi.
"Omer" cevabini verdim.
Merakla tekrar sordu:
-Peki nicin Omer ismini vermisler sana?"
-Babam Muslümanlarin ikinci halifesinin isminden ilham
alarak bana Omer adini vermis.
-Senin adin Muslüman adi mi?
Ben
-Evet, Muslüman adi" deyince yuzume bakti,dogrulmak
istedi.
Onun yatakta oturmasýna yardim ettim. Gozleri dolu
doluydu.
Yuzume bakarak dedi ki:
-Senin adin guzelmis. Benim adim simdiye kadar Josef
Miller idi, simdiden sonra "Anzakli Omer" olsun.
-"Olsun" dedim.
-"Peki doktor beni Musluman eder misin? Musluman olmak
zor mu ?"
Sasirdim, nasil da birdenbire Musluman olmaya karar
vermisti.
Meger o bunu hep dusunuyormus da kimseyle konusup
soramadigi icin gerceklestirememis. .

-"Tabii" dedim.. "Muslüman olmak cok kolay."
Sonra kendisine imanin ve
Islam'in sartlarini anlattim, kabul etti. Hem kelime-i
sahadet getiriyor, hem de agliyordu.. Mirildandi:
-Siz Muslumanlar tespih cekersiniz, bana da bir tespih
bulsan da ben de yattigim yerden tespih çekerek
Allah'imi ansam olur mu?
Bu sozden de anladim ki dedelerimiz savas esnasinda
Hakk'i zikretmeyi
ihmal etmiyormus.
Hemen bir tespih bulup kendisine getirdim. Hasta
yataginda tespih cekiyor, biz de tedavisiyle
ilgileniyorduk.
Bir gun yanina gittigimde samimi bir sekilde rica
etti.
-Beni yalniz birakma olur mu?"
-Ne gibi Omer amca?
-Ara sira gel de bana Islamiyet'i anlat!.. Sen cok
guzel seylerden
bahsediyorsun.
O sozleri duydukca kalbim ferahliyor." O gunden sonra
her
gun yanina gittim, bildigim kadariyla dinimizi
anlattim.
Fakat gunden gune eriyip tukeniyordu. Kac gun gecti
tam hatirlamiyorum, hastanenin genel hoparlorunden bir
anons duydum;
"Doktor Omer, lutfen 217 numarali odaya gidin!
Hemen yukari ciktim. Omer amcanin odasina vardigimda
gordugum manzara
aynen soyleydi: Sag elinde tespih, acik duran sol
kolunun pazusunda dovme Turk bayragi, gogsünde imani
ile koskoca Anzakli Omer son anlarini yasiyordu.
Hemen basucuna oturdum, kendisine kelime-i sahadet
soylettirdim, o sekilde kucagimda ruhunu teslim
etti...

Bir Canakkale gazisi gormustum. Yilar sonra da olsa
Muslüman Turk Milletine olan sevgisi sayesinde
kendisine iman nasip olmustu.
Ne yalan soyleyeyim, agladým... "

Madem ki; dusunceyi zindana koymayan, hakikat
sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil
Turkler var,
uzerinde hakikatin, adaletin ve hurriyetin hukum
surdugu bir gunes ulke neden vucut bulmasin..."
Kayıtlı
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #7 : 29 Ekim 2006 - 01:59 »

Degerli koylulerim bu konuyu guzel sozler hikayeler bolumunde yazmistim ama tekrar hatirlatiyim dedim yeri ve zamani gelm  isken amerikanin usagi durumuna dusurulmusken TURK oglu TURKLERIN hatirlamasini istedim!!          İşte Bilinmeyen Tarihler (Tarihimizi Bilelim !!!)
 
    "...Yıl, 1783... Avrupa standartlarına göre mütevazi da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı...
   Daha 25 Temmuz 1785'te, Atlantik'te Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafindan ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens'in idaresindeki Maria idi.
   Arkasindan, Philadelphia limanina bagli, Kaptan O'Brien'in Dauphin'i de ayni akibete ugradi. 1793 Ekim ve Kasim aylarinda 11 ABD gemisi daha Osmanlilarin eline geçti...
   Kongre, 27 Mart 1794 yilinda, Osmanli denizcilerine karsi koyacak gucte savas gemileri insa edilmesi veya satin alinmasi icin, Baskan George Washington'a 700.000 altina yakin harcama yetkisi verdi.
   Osmanlilarin olusturdugu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasinin temelleri atiliyordu. 5 Eylül 1795'te ABD bu tehdide karsi bir anlasma yapmayi kabul etti. Bu anlasmaya gore ABD, Cezayir'deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik'te, gerekse Akdeniz'de ABD sancagi tasiyan hicbir tekneye dokunulmamasi karsiliginda, 642.000 altin ve yilda 12.000 Osmanli altini (216.000 dolar)ödeyecekti.
   Dili Türkce olan ve 22 maddeden olusan anlasmaya, Baskan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayi imza koydular...
 
 Böylece ABD yıllık vergiye bağlanmış oldu. Bu, ABD'nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir...!!!
 
    Not:Geçmişinden utananlar görsünler.İşte güç, işte otorite.Şimdiki halimize bir bakalım.Artık ABD' nin sözünden çıkamayan bir ülke olduk.Yani;
                      Neeeerdeeeenn Nereyeee ?!?!?!?
Kayıtlı
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #8 : 29 Ekim 2006 - 02:00 »

Sunu eklemek istedim ayrica 3 yada 4 ay onceydi amerika disisleri bakani ( hani var ya su cirkin zenci kadin)  :)Cezayir ziyareti sirasinda bu belgenin aslina sanki o zamanlar Cezayir diye bir ulke varmista onlarla imzalanmis gibi Cezayir devlet baskanina bu belgenin orjinalini taktim etti!!buda bize neyi hatirlatiyor TURKUN TURKTEN baska dostu yok!!!
Kayıtlı
osmankoyuncu
Site Yöneticisi
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 2192



Site
« Yanıtla #9 : 29 Ekim 2006 - 02:02 »

Gerçekten çok güzelmiş teşekkür  ederim herkesin mutlaka okuması lazım
Kayıtlı


Bu Vatanın Ekmeğini Yiyip Bu Vatana İhanet Edenler
Bir Gün Ekmek Yediği Yerden Kurşunu da Yerler!
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #10 : 29 Ekim 2006 - 02:05 »

sunuda belirtiyim dunyanin heryerinde ister musluman ulke olsun ister hristiyan bir ulke olsun hemen hepsinde ilkokul cocuklarindan baslayarak universite cagina gelene kadar Turk dusmanligi ogretiliyor.biz halen baris turkuleri soyluyoruz papa denen adi dinimize sovdu onumuzdeki ay Turkiyeye ziyarete gelecek bakalim hic protesto olacakmi hani biz bariscil bir ulkeyiz ya dinimizede sovseler illede baris!!!!!!!!!!!
Kayıtlı
drtehmen
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 668


« Yanıtla #11 : 29 Ekim 2006 - 18:37 »

Papa deyince dün çıkan bir haber aklıma geldi:Başbakan yurtdışı programı nedeniyle  Papa ile görüşemeyecmiş,ayrıca Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun,papanın kendisini kilise de kabul edebileceği haberlerinden sonra beni ziyaret etmek isteyen makamımda ziyaret eder,sözleri,bazı şeylerden taviz vermeyeceğimizi ve vermememiz gerektiğini apaçık gösteriyor...
Kayıtlı
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #12 : 11 Kasım 2006 - 23:16 »

SU CILGIN TÜRKLER KITABINDAN ALINTI

Savasin en kanli günlerinden biriydi. Asker en iyi arkadasinin az
ileride, kanlar içinde yere düstügünü gördü. insanin basini bir saniye siperden cikaramayacagi gibi bir ates altindaydilar.
Asker tegmenine:
- Komutanim bir kosu arkadasimi alip geleyim mi?
-"Delirdin mi?" der gibi bakti tegmen...
-Gitmege degmez oglum, arkadasin delik desik olmus…Büyük olasilikla ölmüstür bile.
Kendi hayatinida tehlikeye atma sakin!
Ama asker o kadar israr etti ki tegmen izin vermek zorunda kaldi.
-Peki, dene bakalim.
Asker yogun ates altinda firladi siperden ve mucize eseri arkadasinin yanina
kadar vardi, yarali arkadasini sirtlandigi gibi tasidi ve siperin icine yuvarlandilar.
Tegmen kosup yarali askere bir göz atti ve nefes nefese bir kenara yigilmis askere döndü:
-Sana hayatini tehlikeye atmaya degmez dememismiydim? Bu zaten ölmüs…
Asker arkadasini sirtlanmasinin verdigi yorgunlukla soluk soluga kalmis ve zar zor konusarak;
-Degdii komutanim, degdi! der asker.
-Nasil degdi, arkadasin zaten ölmüs görmüyormusun?
-Gene de degdi komutanim cünkü yanina vardigimda henüz yasiyordu…
Ve onun son sözlerini duymak dünyalara bedeldi benim icin…
Ve, hickirarak arkadasinin son sözlerini tekrarladi:
-"Gelecegini biliyordum“
-GELECEGINI BILIYORDUM!
Arkadaslik, kalbimizde arkadaslik denilen bir mucize var.
Nasil oldugunu nasil basladigini bilemezsiniz. Ama bunun özel bir armagan oldugunu, Allahin bir lütfu oldugunu bilirsiniz.
Gercekten de arkadaslar nadide mücevherlerdir. Yüzünüzü güldürüp basarmaniz icin cesaret verirler. Sizi dinlerler ve kalplerini acmaya hazirdirlar.
Bugün arkadaslariniza onlarla ne kadar ilgilendiginizi gösterin.
Kayıtlı
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #13 : 11 Kasım 2006 - 23:17 »

Yer yüzünden silmek istediğim iki millet vardır. Bunlar İspanyollar ve Türklerdir.”

ABD Başkanı Truman
Bugün Türkler'in ayakları altında ezilip inleyen Hıristiyanlar vakti gelince onları yargılayıp cezalandıracaktır. Türk Ordusu Şeytan'ın Ordusudur.
                                          Martin Luther                                                                                                                                                                         İnsanlar arasında Türkler, anlayış bakımından sonuncudur. İnançtan ötesini kavrayamazlar ve anlamaya da çalışmazlar.
                                            L.Cahun


Bir Türk bir Hıristiyana karşı gerçek bir dostluğa yetenekli değildir.
                                            Paul Rycaut                                                                                                                                                                 Türkler, Hıristiyanlığın, sanat ve bilimin doğal, ezeli ve yeminli düşmanıdır. Bu nedenle onları Avrupa'dan kovmak gerektir. Ancak önce taksim konusunda anlaşılmalıdır.
                                           Jean Louis Carra

Oradan Türkler geçti: Her şey harabe ve matem.
                                           Victor Hugo                                                                                                                                                                 Avrupa' da, Asya' da ve hatta Afrika' da herhangi bir ülkeye yerleşen Türk hakimiyetini her zaman, o ülkenin refahının azalması ve kültür seviyesinin alçalması izlemiştir. Bunun aksini gösteren tek bir örnek yoktur. Türk galip geldiği her yeri harabeye çevirmiştir.
                                           Georges Clemanceau                                                                                                                                                   Türkler Avrupa' dan atılmalıdır. Amerika'lı senatör Lodge'un dediği gibi İstanbul Türkler'den tamamen alınmalı, bir veba tohumu olan, harplerin yaratıcısı, komşuları için bir küfür olan Türkler Avrupa' dan silinmelidir.
                                               Lord Curzon
Ermenilere yapılacak yardım, 1453'te Müslümanlar tarafından alındıktan sonra bile bir Hıristiyan şehri olarak kalan İstanbul'un Türklerden temizlenmesi için yardımcı olacaktır.
                                           Lord Byrce

Geleceğin Avrupa'sında Türkler asla yer alamayacaklardır.
                                                          Lord Owen                                                                                                                                                 Fanatik ve cahil insanlar. Barbar millet. Türkler her zaman Türk kalacaklardır ve Avrupalılaşamayacaklardır. Parlamentoları var diye Türkler'e zaaf göstermeyelim. Ne tip insan olduklarını unutmayalım.
                                    Lord Salisbury                                                                                                                                                              Türkiye'ye gerçek söylenmiyor. Türkiye'nin adaylığını kabul edelim diyenlerin gerçek eğilimi, Türkiye'nin AB'ne asla üye olamayacağı yönündedir.
Avrupalı yöneticilerin büyük bir kısmı Türkiye'nin bu projede yeri olmadığını biliyorlar ve biraraya geldiklerinde bunu dile getiriyorlar.
                                  Valerie Giscard d'Estaing                                                                                                                                               Avrupa'nın geleceğinde ne olursa olsun Türkiye'nin yeri yoktur. Bu ülkenin globalleşmenin temel prensiplerine sahip olmadığını ve uluslararası kardeşliği içine sindirmediğini de görmeliyiz.
Türkiye'nin birliğe girmesine asla izin verilmemelidir. Aydınlanma Türkiye'ye ulaşmadı, ulaşmayacaktır.
                                           Helmuth Schmidt
Kayıtlı
osmanyilmaz
Forum Yöneticisi
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3443



« Yanıtla #14 : 12 Kasım 2006 - 22:10 »

Bakıma Muhtaç Biri

Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okur:

*

Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor.
*

Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor.
*

Zaman, yer ya da kişi kavramı yok.
*

Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor.
*

Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor.
*

Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor.
*

Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor.
*

Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde.
*

Yürümüyor.
*

Uykusu sürekli düzensiz.
*

Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor.
*

Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor.

Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar. Fotoğraftaki doktorun altı aylık minik kızıdır.

Dr. Ruskin, Amerikan Tıp Birliği Dergisindeki makalesinde, (günümüzde çok yaşandığı gibi) gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl tamamen farklı bir perspektif kazandıracağını anlatmaktadır.
Kayıtlı

hakkımda bilgisi olmayanın fikride olmasın
www.sorkunkasabasi.com www.osmanyilmaz.tr.cx
Sayfa: [1]   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: