İLĞİLİ YAZININ TAMAMI
Öğretmen ve İmamlara olan güvenimiz ?
Avrupa’da ve Türkiye’de yapılan araştırmalarda, en çok güvenilen mesleklerin başında öğretmenlerin geldiğini(% 82.29), bunun yanında aynı araştırmalarda din adamları da güven sıralamasında ön sıralarda bulunduğunu ortaya koymuştur. Bugün bu yazımda araştırmaların ortaya koymuş olduğu toplumsal güvene karşı hükümetlerin veya yönetenlerin, bu insanlara yeterince güvenmediğini örneklerle ortaya koymaya çalışacağım.
22 Temmuz 2007 Seçimlerden önce Bozkır Kaymakamı tüm siyasi parti ilçe başkanlarıyla seçimlerin belirlenen kurallar doğrultusunda yürütülmesi konusunda toplantıya davet eder ve on beş siyasi parti ilçe başkanı katılır. Toplantıda birkaç konu değerlendirilir ama benim için bir siyasi parti ilçe başkanının teklifi çok manidardır. “Seçimlerden önce Bozkır İlçesindeki tüm ÖĞRETMEN ve İMAMLAR seçime karışmamaları için kaymakamlık olarak bir yazı çıkartalım” der. Bu teklif partisi seçimlere katılmamış hatta eşi de öğretmen olan bir başkandan gelmiştir.
Toplantıya katılanlar teklife sıcak bakarlar daha doğrusu ses çıkarmadan susarlar. İlgili yazı hazırlanması direktifi verilir. İlçe başkanlarından Mehmet DEMİRAY söz alır “Öğretmenler ve İmamlar bu Milletin en değer verdiği insanlardır bu düşünce uygulanamaz kanunlara da aykırı olur. Bunun yanında o kişiler memurluğu kabul ederken ne yapıp neyi yapamayacağını herhalde arkadaştan iyi bilirlerdir. Siyasete karışan olursa savcılık her zaman görevi başındadır” diyerek karşı çıkar işin ilginç yanı onun da mensubu olduğu partisi de seçimlere katılmamıştır.
Bu konuşma üzerine yazılması gereken uyarı yazısı iptal edilerek toplantıya son verilir. Toplantı çıkışı ilçe başkanları kendi aralarında yorumlar başlar… Başkanın biri öbürüne “Ya imamların geneli sizin partiye meyilli niye çıkıp toplantıda haklarını savunmadınız?” der onunda cevabı hazırdır ”Öğretmenlerin çoğunluğu da sizin partiye yakın kişiler siz niye öğretmenlerin haklarını savunmadınız?” Bu hikâyecikten yola çıkarak konuyu aklıma takılan sorulara cevap arıyorum.
ŞİMDİ İLGİLİLERE SORUYORUM:
İşçilerimizin grev, toplu sözleşme, ikramiye ve belki en önemlisi siyaset yapma hakları var niye aynı haklar memurlara da verilmez?
İşçilerde memurlarda aynı devlete ve aynı millete hizmet etmiyorlar mı?
Bu ayrımcılık aynı zamanda insanları sınıflara bölmek olmuyor mu?
Bu durum Anayasamızın SOSYAL DEVLET ilkesine uyuyor mu?
Her kurum çalışan memurları siyaset üzerine değerlendirmeler yapmıyor mu?
Öğretmenler ve imamların bir değerlendirme hakkı hiç mi yok?
Siyasetçinin görevi yasaklar koymak mı?
Yoksa anlamsız yasakları ortadan kaldırmak mı?
Grevli, toplu sözleşmeli ve siyaset hakkı verilmemiş memur sendikaları ne iş yapar?
Benim en çok tuhafıma giden konu iktidarlar niye bu hususta yeterli çalışma niye yapmazlar yoksa memurların oylarını garantiye mi almışlar?
Memurlara siyaset yasağının asıl sebebi yoksa partilerini babalarının çiftliği gibi yönetme arzularından mı ileri gelmektedir?
Memurlar bu günlerde hükümetle toplu görüşme yapmaktadır. Merakla bekliyorum mevcut hükümet birkaç yıl önce verdiği sözü yani: Grev, toplu sözleşme ve siyaset yapma haklarını memurlara ne zaman verecek?
Yoksa memurlar bu ülkenin “Kunta Kinte”leri mi?
Bu yazıyı kaleme almadan önce birçok memur dostum ile değerlendirme yaptım. Arkadaşların birçoğu bu yıl da grev, toplu sözleşme ve siyaset hakları alınamazsa sendika üyeliklerinden istifa edeceklerini belirtmektedirler.
alp.eren.turk@hotmail.comBu makale
www.bozkirinsesi.com haber portalından alınmıştır