bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 26 Nisan 2025 - 13:38 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: [1]   Aşağı git
Gönderen Konu: hayata bakış açısı  (Okunma Sayısı 3162 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
ramazanoguz
Yeni Başlayan
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 38


Site
« : 10 Kasım 2007 - 16:42 »

HAYATA BAKIŞ AÇISI

İleri derecede hasta iki adam ayni hastane odasındaydılar.  Adamlardan birinin her öğleden sonra 1 saatliğine oturmasına izin veriliyordu, ciğerlerindeki suyun süzülmesi için.  Bu hastanın yatağı odadaki tek pencerenin tam yanındaydı. Diğer hasta ise hep sırtüstü yatmak zorundaydı.  Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konuşur, eslerini, ailelerini, evlerini, işlerini askerlik anılarını, tatilde gittikleri yerleri anlatırlardı birbirlerine.  Pencerenin yanındaki hasta, her öğleden sonra oturmasına izin verdikleri saati diğer hastaya pencereden görebildiklerini anlatarak geçiriyordu.

Diğer hasta hep bir sonraki günü iple çekmeye başladı, dışarıdaki renkli ve hareketli dünyayı dinlemek için.  Pencere, içinde çok güzel bir göl olan parka bakıyordu. Ördekler ve kuğular golde yüzerken çocuklar model botlarını suda yüzdürüyorlardı.  Genç âşıklar, gökkuşağının tüm renklerindeki çiçeklerin arasında kol kola dolaşıyorlardı.  Ulu ağaçlar etrafı süslüyor, uzaktan şehrin silueti görünebiliyordu.  Pencere kenarındaki adam bunları muhteşem bir detayla anlatırken, odanın diğer ucunda yatan adam gözlerini kapar ve bu muhteşem manzarayı hayalinde canlandırırdı.

Sıcak bir öğleden sonra, pencerenin yanındaki adam geçmekte olan bir şenlik alayını tarif etti. Diğer adam bando seslerini duyamasa bile hayalinde canlandırabiliyordu, pencere kenarındaki adamın tasviriyle.  Günler ve haftalar geçti.  Bir sabah banyo yaptırmak için su getiren gündüzcü hemşire pencere kenarında yatan hastanın cansız bedeniyle karşılaştı.  Uykusunda, huzur içinde ölmüştü.

Hüzünlendi, hastane görevlilerini cesedi dışarı taşımaları için çağırdı. Uygun zaman geçtiğine kanaat getirir getirmez, diğer hasta pencerenin kenarındaki yatağa taşınmasının mümkün olup olamayacağını sordu.  Hemşire memnuniyetle isteğini yerine getirdi, hastanın rahat olduğundan emin olduktan sonra onu yalnız bıraktı.  Yavaşça, duyduğu acıya aldırmadan, bir dirseğine yaslanarak dışarıdaki dünyaya bakmak üzere yatağından doğruldu adam.  Sonunda, dışarıyı kendi gözleriyle görme zevkini yasayabilecekti.  Pencereden dışarı bakabilmek için yavaşça dönmeye zorladı kendisini.  Pencere, bos bir duvara bakıyordu.

Adam hemşireye, vefat eden oda arkadaşının pencerenin dışında görünen harika şeylerden bahsetmesine sebep olan şeyin ne olabileceği sordu.  Hemşirenin cevabi, ölen adamın kör olduğu ve pencerenin önündeki duvarı görmediğiydi.

"Sanırım seni cesaretlendirmek istedi" dedi.

Epilog: Diğer insanları mutlu etmek çok büyük mutluluk getirir, kendi durumunuz ne olursa olsun.  Paylaşılan dertler yarısı kadar üzüntü verir, paylaşılan mutluluklar ise iki katı artar.  Kendinizi zengin hissetmek istiyorsanız, sahip olduğunuz ve paranın satın alamayacağı her şeyi sayın.  Bu gün bize bir hediyedir.
Kayıtlı
ekrem07
Ziyaretçi
« Yanıtla #1 : 10 Kasım 2007 - 17:34 »

biz zaten çok zenginiz.bir gözün bedelini ölçebilirmisiniz,bir kalp,kulak,ayak,el velhasıl hepsinin yedeği var ama hakikisinin yerini ne tutar.bu saydıklarımı satın alabilecek para varmıdır.vucut azaları sağlam olan kişi kendini dünyanın en zenğin kişisi ilan edebilir.ben zenğinim şükürler olsun
Kayıtlı
dogukan42
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 520


« Yanıtla #2 : 20 Kasım 2007 - 12:58 »

tşk ederim
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: