menzilli
|
 |
« : 18 Kasım 2007 - 21:13 » |
|
[align=center]Başkaları Gülü bir çiçek diye sever belki de... Ama biz, Gülü “Gül” olduğu için severiz... Bizim için; Gül sevgilidir, Gül güzelliktir, Gül coşkudur... Gül, esmânın eşyâya tecellisinin esrârıdır... Gül aşktır, Gül sevinçtir, Gül bahar muştusudur... Gül, ezelle ebet arasındaki bütün zamanların “En Güzeli”nden yansımalar taşıdığı için güzeldir... Ve katmer Gül; rengini şehit kanından, kokusunu Efendimiz(sav)’in mübârek teninden aldığı için çiçekler sultânıdır... Bu sebeple olsa gerek, Gülün kokusuyla kendimizden geçeriz... Gideriz bir başka âleme... Yol buluruz mâverâya... Biz Güle, Gülistanda açan katmer Güllere; “ Peygamberlik Gülzârının Eşsiz Gülü”nün remzi olduğu için vurgunuz... Gülü her kokladığımızda salavat getiririz , O’nun terinin kokusundan bir zerreyi teneffüs ettiğimizden ...
“Gül”ü târife ne hâcet, “Gül”; Sevdâyı Muhammedî’dir... “Gül”ün sevdâsı kalbimizin hafî tepelerinde, ahfâ zirvelerinde sancak açmıştır... Ve bizler, gönlü Gülşen olan insanlara meftûn oluruz, “Kainatın Solmayan Gülü”nün aşkıyla... Gün gelir, gözyaşıyla Gül sularız... Bir Gül için bin dikene su veririz; biliriz ki, Güllerin içinde diken yoktur, dikenler içinde Gül vardır...
O, aşkımızın mihrâbındaki “Gül”... O, âlemlere rahmet olarak gönderilen bir resûl... O, çöl sıcağındaki bir Kevser şelâlesi... O, teşrifiyle kainatı aydınlatan ve ışık bahşeden sonsuz bir nur şûlesi... Gündüzleri dünyayı ışıtan güneş ve geceleri gökyüzünde çiçek çiçek açan yıldızlar O’nun sönmeyen ışığının en mütevâzı kandilleridir... Serâ da , süreyyâ da O’nun nûruyla aydınlanır... O’nun sîreti bir amaç, O’nun sünneti bir hidâyet, O’nun sûreti gönüllere ülfet ve nîmet veren bir âb-ı hayat... Ruhumuz O’na âşık... O, Gül mushaflı sevdâmızın sembolü... O, on sekiz bin âlemin emsali olmayan “Gül”ü...
Divan şairimiz Fuzûlî Su Kasidesinde:
“Suya versün bâğbân Gülzârı zahmet çekmesün,
Bir Gül açılmaz yüzün tek verse min Gülzâre su.” diye “O Gül”ün dünyaya bir kere geleceğini, bahçıvanın bin Gül bahçesini sulasa, sele verse dahi O’nun yüzü gibi bir Gül açılmayacağını en lâtif bir biçimde ifâde ediyor...
alıntı[/align]
|