bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 23 Nisan 2025 - 13:26 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: [1]   Aşağı git
Gönderen Konu: güleryüzlülük  (Okunma Sayısı 4347 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
menzilli
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1755



« : 19 Kasım 2007 - 21:53 »


Peygamberimiz Efendimizin müjdelerinden biri de şudur:
'İki mümin karşılaşıp musafaha ettikleri (tokalaştıkları) zaman, aralarında yetmiş mağfiret (Allah'ın rahmeti ile lütfu) taksim edilir. Bunun altmış dokuzu güler yüzlü (mütebessim) olanındır.' (Gazali. İhya: C/2. Sf: 179)

Bu Allahın bir lütfudur. Güler yüzlü olmayı bile mükâfaatlandırıyor Rabbimiz. Güler yüzle davrananı sadaka vermiş gibi sevaplandırıyor.
Birine verdiğin selâmdan, sorduğun hatırdan mükâfaat alıyorsun.
Güler yüz, gülleri açmış bir bahçe gibidir. Seyredenlere bir güzellik verir.
Aile hayatında güler yüzün önemi inkâr edilebilinir mi? İnsan evindeki huzuruna göre topluma huzur katar. Evinden güler yüzle uğurlanmış bir erkek, sabahtan akşama kadar etrafındakilere tebessüm saçar. Bir gülümsemenin çok boşanma teşebbüslerini önlediğine hepimiz şâhit olmuşuzdur.

Asık surat, sert söz yuvaları çekilmez, hâle getirir. Samimiyeti kaldırır. İnsanların kâlblerini karartır. İyi fikirler beslemekten uzaklaştırır.
İnsan günün bütün yorgunluğunu kendisini karşılayan eşinin güler yüzünde unutabilir. Onun tatlı sözü ile dinlenebilir. Bundan dolayı aile hayatında güler yüzlü olmak kadın ve erkek için çok önemlidir.
Müslüman güler yüzlü, tatlı dilli olmalıdır. Çünkü Peygamberimiz kimseye karşı yüzünü ekşitmemiştir. Herkese mütebessim davranmıştır. Abese suresi de bize, herkese karşı nasıl tavır takınmamızı telkin eder.

Mütebessim olmakla çok dostluklar elde etmiş oluruz. Gönüllere taht kurarız. Günahkâr da olsa herkese iyi davranmamız gerekir. Kendimizi sevdiremediğimiz insanlara inancımızı hiç sevdiremeyiz.
Müridi, Ebul-Vefa Hazretlerine sorar:
-Siz, büyük-küçük demeden herkesle sofraya oturuyorsunuz. Ehil olsun - olmasın, herkesle sohbet ediyorsunuz. Salih-fasık herkesi sohbetinize alıyorsunuz. Bu nasıl oluyor?
Ebul-Vefa bu müride der ki:
-Fatiha suresini oku!
Mürid, sureyi yarıya kadar okuyunca Ebul-Vefa işaret ederek durdurur. Der ki:
-Şimdi söyle bakalım. Surenin başında Rabbil alemiyn mi yoksa Rabbis Sâlihiyn mi beyan edilmiş.
-Rabbil âlemiyn.
-Şimdi anladın mı neden böyle davrandığımı?
Mürid gerekli cevabı almış.
Günahkârlarla ilgi kesilmemeli. Onlara uyulmamalıdır da. İyiler onları kendilerine uydurmanın çalışmasını yapmalıdırlar. Ebul-Vefanın yaptığı gibi iyi muamele gösterilmelidir.

Hz. Ali (r.a.) ne güzel söylemiş:
'Öyle bir ömür geçirin ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar.'
Hz. İsa Aleyhisselâm irşad ediyor, Yahudiler de ona kötü sözle mukabele ediyorlardı. Biri İsa Aleyhisselama dedi ki:
-Onlar sana çirkin sözler söylüyor, sen ise onlara duâ ediyorsun.
Hz. İsa cevap verdi:
-Canı olan gönül sahibi, nesi varsa onu harcar.

Ne güzel söz. Herkes malını satar. İnsanda iyilik varsa iyilik gösterir. İçi kin ve nefretle dolu ise kötü davranır.
Yüzümüz de sözümüz de güzel olmalıdır. Çünkü biz şefkat ve merhamet Peygamberinin ümmetiyiz. Böyle olmak bize çok şey kazandırır.
     
Kayıtlı

BİR SEVDAM VAR..ONUN İÇİN BURDAYIM...
gurbet
Ziyaretçi
« Yanıtla #1 : 20 Kasım 2007 - 00:43 »

cok basit ama cok önemli olan gülümsemeyi yüzümüzden hic eksik etmeyelim insaAllah...
Kayıtlı
dogukan42
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 520


« Yanıtla #2 : 20 Kasım 2007 - 00:53 »

Alıntı sahibi: "gurbet"
cok basit ama cok önemli olan gülümsemeyi yüzümüzden hic eksik etmeyelim insaAllah...
amin  cemil cümlemizlee
Kayıtlı
dogukan42
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 520


« Yanıtla #3 : 20 Kasım 2007 - 00:55 »

Güneş bile hilale hal hatır sorarken, sen annenin babanın hal-i ahvalini niye sormazsın ey şaşkın!

Rüzgâr her sabah yerdeki yaprağa, daldaki meyveye hal hatır sorarken sen niye eşinin dostunun hal-i ahvalini sormazsın ey şaşkın!

Kara diye yüzüne bakmadığın toprak, her defasında yanında görmek ister insanı. Ve bu yüzdendir ki her cami avlusunda kara toprağa teslim edilmek için bedenler yıkanıp sarılır. Ve kara diye yerdiğin toprak bile insanın hal-i ahvalini sorarken sen niye bastığın topraklara toprak diye geçer gidersin ey şaşkın.

Bin bir güçlükle istersin şu masmavi havadan bir nefes. Ve geri vermek istemezsin aldığın o havayı. Bir vakit gelir nefes alırsın ve vermeye ya gönlün olmaz ya da dermanın. Sen niye aldığın kadarını geri vermek istemezsin ki ey şaşkın.


Sivrisinekler kan emdikten sonra bir nişan bırakır, ben yaptım dercesine. Sen neden işlediğin bir kabahati inkâr edersin ey şaşkın!


Bir yağmur damlası gecenin o korkunç karanlığı ve uğultusu içerisinde ıslak elleriyle senin elini sıkmaya gelirken ve hal-i ahvalini sormak için pencerenden izin isterken sen niye hâlâ uyursun ey şaşkın. Ve neden hâlâ ıslak yanlarını asfalt yollarda ziyan etmiş olan yağmuru ezersin. Ve neden hal-i ahvalini esirgersin ondan.


“Ey şaşkın!” diye seslendiğimiz nice bizler, nice sizler ve niceler vardır bu dünyada. Adı bizde saklı gölgelerdir onlar. Hal, hatır, yalancı gülümsemeler ardına ya da menfaatler yanına saklanır çoğu zaman.

Halinizi soran samimi bir göz her aşktan daha çok yazılmalıdır bu cihana.

“Eline kıl kalem alsa resim levhasının semasında kuyruklu yıldız peyda olur. Duvarda bulut resmeylese dünyada yağmur meydana gelir. Kış mevsiminde gül bahçesi resmeylese, bahar kokuları alemi doldurur.”


Âşık Çelebi şair ve ressam Nakşî’nin hal-i ahvalini bu şekilde anmaktadır. Ne samimi bir anıştır bu.

Birbirimizin halini hatırını soralım. Hiçbir şey bilmesek de bir şeyi çok iyi biliriz biz:

Bizi bizden başkası anlamaz.

Haliniz ahvaliniz iyidir inşallah…Bizleri soracak olursanız iyiyizdir inşallah.

Unutsa da seni,sormasa da,
dost bildiklerin
Yine de ,yine de gülümsemeyi unutmaaa,
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: