PINAR
Yeni Başlayan
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 165
|
 |
« : 05 Aralık 2008 - 09:56 » |
|
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - Ben çekilirim!! --------------
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek: - Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapdetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon: - Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım. ----------------
Bir toplantıda bir genç M. Akif küçük düşürmek için: - Afedersiniz, siz veterinermisiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: - Evet, biryeriniz mi ağrıyordu? -----------------
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - Bende bilirim. ----------------- Bir filozofa sormuşlar: Şansa inanırmısınız? Filozof: Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım ------------------
Dunyanin en buyuk mutefekkirlerindenbiri olan Mevlana,sakallari bembeyaz olmus papaza sorar; -siz mi daha yaslisiniz,sakaliniz mi? papaz sakallarinin 18-20 yaslarinda ciktigini dusunerek; -elbette ben cevabini verdiginde; -yazik,der Mevlana,cok yazik...sizden kucuk olan sakaliniz agarmista siz hala karanliklardasiniz. ------------------------------------------------- Lokman Hekim'e: -Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında,şu cevabı vermiş: -Acı söz yedirmeyin de,ne yedirirseniz olur. -------------------------------------------------
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
kdrbjk
Yeni Başlayan
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 65
|
 |
« Yanıtla #1 : 05 Aralık 2008 - 16:54 » |
|
devamını bekleriz teşekkür ederiz. 
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
hakiki
Aktif Üye

Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 937
|
 |
« Yanıtla #2 : 14 Aralık 2008 - 19:07 » |
|
Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir. Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır. Yıllara göre ortalama alındığında, her sene eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölenlerin sayısından daha fazla. Yunuslar bir gözleri açık uyurlar. Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir. Zürafalar 35 cm uzunluğunda siyah bir dile sahiptirler. Zürafalar yüzemez. Yüzse bile kesin boğulur Zürafaların ses telleri yoktur. .:Empire State binasında 10 milyondan daha çok tuğla var. .:Canlı gömülme korkusuna "Taphephobia" denir. .:Timsahlar eski dişleri yenilemek için yeni dış üretir. .:Kadınlarının göğüslerinin yüzde 70 yağdır. .:Güneş Dünyadan 330,330 kat daha büyüktür. .:Clinophobia yatak korkusudur. .:Kirpiler suyun üzerinde batmadan kalırlar. .:Kaydedilen en uzun Tavuk uçuşu 13 saniyedir. .:Kedi sidiği karanlıkta parlar. .Dünyadaki beyaz karıncaların toplam ağırlığı insanların 10 katidir. Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu babalar gününde ediliyor. Pablo Picasso, parasızlık çektiği gençlik günlerinde yaptığı resimleri yakarak ısınırdı. Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kustur. Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur. Rodin’in unlu ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir. Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır. Rusya’da doğudan batıya doğru seyahat edilirse, yedi saat kuşağı geçilir. Sadece bir tane kovboy filmi kadın yönetmen tarafından çekilmiştir Sadece dişi kanaryalar ötebilir. Sadece dişi sivrisinekler ısırır. Sağ elini kullanan insanlar sol elini kullananlara göre ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar. Sahra çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır. Salatalığın yüzde 96’si sudur. Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir. Sarışınların esmerlere göre daha fazla saçı vardır. Sığırların dört tane midesi vardır. Sihirli sözcük‘Abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
|
|
|
Kayıtlı
|
Nice insanlar gördüm, üstünde elbise yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
Mevlana
|
|
|
Mustafa Tekin
Yeni Başlayan
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 81
|
 |
« Yanıtla #3 : 15 Aralık 2008 - 07:35 » |
|
teşekkürler
|
|
|
Kayıtlı
|
Bozkır Sevdalısı
|
|
|
PINAR
Yeni Başlayan
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 165
|
 |
« Yanıtla #4 : 06 Ocak 2009 - 13:28 » |
|
---------------------------------------------------------- N.Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp: -Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu? Biz yolumuzu bulabilirdik. Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: -Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek karşıya geçebilirdin.
İmam-ı Azam hazretleri, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek kenara çekildiğinde, yanındakiler neden böyle yaptığını sormuşlar. Hazret, düşünmeden cevap vermiş -Onun boynuzları var, benim ise aklım.
Öğrenci; -Hocam,diye sormuş.İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir''diyorlar.Ne dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş. -O mantığa göre çınar ağacı da maydonozun gelişmiş şeklidir.
Selçuk Sultanlarından biri,Mevlana'yı ziyaret ederek,saltanatları arasında ne fark olduğunu sorduğunda, o büyük zattan şu cevabı almış: -Senin saltanatın, gözlerin açık kaldığı müddetçe bakidir. Benim saltanatım ise, gözlerimi kapadığımda başlar. Bir Fransız yazar,Mehmet Akif'e: -Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu? diye sorduğunda Akif: -Daha önceleri öyleydi, karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık ve bir türlü içeri sokamıyoruz.
ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ
Amerikalı iş adamı, bir Çinliye alay ederek sormuş: _Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek? Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş: - Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
NE ALIRSINIZ? Yahya Kemal bir yokuşu çıkıncaya kadar nefes nefese kalır. Yokuşun sonundaki lokantadan bir garson seslenir: -Buyrun beyim ne alırsınız? Yahya Kemal tebessümle: -Evlat,müsaade edersen bir nefes alacağım.
CENNETİN YOLU Hristiyan din adamlarından biri, Ülkemize gelerek küçük bir çocuktan kendisine o şehirdeki kiliseyi göstermesini ister. Kiliseye ulaştıklarında, papaz: -Aferin çocuğum, der. Yarın buraya gel de, sana cennetin yolunu göstereyim. Çocuk, papazın niyetini sezerek: - Siz, kilisenin yolunu dahi bilmiyorsunuz, diye cevap verir. Cennetin yolunu nasıl bileceksiniz ki?
ÇANAKKALE İÇİNDE İngiliz garson, Türk müşteriye: -Çanakkalede çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz deyince, bizimkinden gayet soğukkanlı bir şekilde şu cevabı almış: -Orada ne işiniz vardı?
VELÂYETİN GÖRDÜĞÜ Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han: -Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz diye çıkışır. Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der: -Peder ne der, kader ne der.
ÇIKMAYAN MANA Mehmet Akif, Baytar Mektebinde müdür muavini olarak çalıştığı bir dönemde, muhasebeden gelen bir yazıyı anlayamaz. Yazıyı kaleme alan Salih Efendiyi aratarak yazıda ne demek istediğini sorar:.: -Salih Efendi İki türlü mana çıksın diye böyle yazdık efendim cevabını verince, Akif dayanamaz ve: -Hayret doğrusu, der. Biz birini bile çıkartamadık da.
GÖNLÜMÜ FETHETTİĞİ İÇİN Fatihe sorarlar: -İstanbulu niçin fethettin? Cevap verir: -Önce o benim gönlümü fethettiği için!
DÜNYANIN YÜZÜ Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyraniye: -Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani: -Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyaya da bakılacak surat kalmadı.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
kdrbjk
Yeni Başlayan
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 65
|
 |
« Yanıtla #5 : 07 Ocak 2009 - 14:52 » |
|
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
PINAR
Yeni Başlayan
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 165
|
 |
« Yanıtla #6 : 06 Şubat 2009 - 14:58 » |
|
KÖYLÜ VE PADİŞAH
Yıldırım Bayezid Han köyleri dolaşıyordu. Köyün birinde çok yaşlı bir adama rastladı. Bu köylü, bahçesine incecik incecik meyve fidanları dikiyordu. Yıldırım Bayezid yaşlı köylüye takılmak istedi: "Baba!" dedi, "Bu fidanlar ne zaman büyüyüp de meyva verecek? Bu meyvalardan yemek sana nasip olacak mı dersin?" Köylü "Hiç sanmıyorum'," dedi. "Öyleyse niye kendini yorup duruyorsun?" "Biz atalarımızın diktiği ağaçların yemişini yemiyor muyuz? Torunlarımız da bizim diktiklerimizden yesinler." "Aferin!" dedi padişah ve köylüye bir kese altın verdi. Köylünün "Bak sultanım! Gördün mü? Bizim fidanlarımız şimdiden yemiş verdi!" cevabı Yıldırım Bayezid'in çok hoşuna gittti. Köylünün sırtını sıvazlayarak bir kese altın daha verdi. Köylü "Fidanlar bir senede iki kere de veriyormuş sultanım!" demekten kendini alamadı.
MUTLULUK
Tolstoy'a "Nasıl mutlu oluyorsunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş: "Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı hiç düşünmeyerek."
DÜNYA HALİ
Mehmed Şevket Bey'in babası Hacı Besim Efendi hâli vakti yerinde olmasına rağmen hiç para harcamazmış. Birgün hasta olup yatağa düştüğünde Mehmed Akif onu ziyarete gitmiş. Besim Efendi çok zayıf ve mecalsiz halde yatıyormuş. Akif geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra "Hacı Efendi!" demiş, "Sizi çok zayıf görüyorum. Bir tavuk kestirseniz, çorba falan yapılsa?" Hacı Efendi "Siz ne diyorsunuz Akif Bey!" diye cevap vermiş, "Dünyanın bin türlü hâli var, para pul harcamaya gelmez!" Akif tebessüm ederek taşı gediğine koymuş: "Hacı Efendi! Dünyanın o bin türlü hâlinden dokuz yüz doksan dokuzu başınıza gelmiş. Daha ne bekliyorsunuz?"
ONLAR VE BİZ
Sahabelerden biri Hz. Ali'ye sormuş: "Senin zamanında meydana gelen üzücü hâdiselerin hiçbiri, niye daha önceki halifelerin devrinde görülmedi?" Hz. Ali'nin cevabı son derece manâlı olmuş: "Onların zamanında biz vardık, bizim zamanımızdaysa maalesef onlar yok."
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
PINAR
Yeni Başlayan
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 165
|
 |
« Yanıtla #7 : 13 Şubat 2009 - 17:16 » |
|
BİRBİRİNE BAĞLI Hâkim, kaza yaparak birkaç kişinin ölümüne yol açan bir şoförün ehliyetini iptal edince, şoför: - Aman hakim bey, diye sızlanmış. Benim yaşayabilmem, şoförlük yapmama bağlı. Hâkim cevap vermiş: - Başkalarının yaşaması da sizin şoförlük yapmamanıza bağlı.
HZ. ADEMİN MİRASI Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca: - Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi? Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci: - İkimiz de Hazreti Ademin çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz. Sultan Fatih: - Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.
UYKU KARDEŞLİĞİ Mevlana Hazretleri, talebelerinin biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler. Yanındaki talebesi: - Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bundan ibret alsa. Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir: - Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.
BRAVO!.. Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugoya okuduktan sonra: - Üstad, diye sormuş. Şiirlerimi nasıl buldunuz? Victor Hugo: - Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve tam muvaffak olmuşsunuz, demiş. Bravo doğrusu.
N.Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy’e geçerken, yanına biri yaklaşıp: - Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu? Biz yolumuzu bulabilirdik. Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: - Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek karşıya geçebilirdin.
Selçuk Sultanlarından biri,Mevlana’yı ziyaret ederek,saltanatları arasında ne fark olduğunu sorduğunda, o büyük zattan şu cevabı almış: - Senin saltanatın, gözlerin açık kaldığı müddetçe bakidir. Benim saltanatım ise, gözlerimi kapadığımda başlar.
Sabır Cüneyd- i Bağdadi’ye “sabır nedir?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş. - Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
AliRizaOzaslan
Aktif Üye

Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 903
|
 |
« Yanıtla #8 : 14 Şubat 2009 - 08:06 » |
|
UYKU KARDEŞLİĞİ Mevlana Hazretleri, talebelerinin biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler. Yanındaki talebesi: - Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bundan ibret alsa. Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir: - Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.
BRAVO!..
N.Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy’e geçerken, yanına biri yaklaşıp: - Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu? Biz yolumuzu bulabilirdik. Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: - Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek karşıya geçebilirdin.
Manidar paylaşımlar için 
|
|
|
Kayıtlı
|
Hamdım Piştim Yandım
|
|
|
|