bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 29 Mart 2024 - 03:50 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: 1 [2] 3 4 5   Aşağı git
Gönderen Konu: Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?  (Okunma Sayısı 41911 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #15 : 27 Şubat 2009 - 08:54 »

Lütfen Yatsı Namazını Kılmadan Girmeyin


Lütfen Yatsı Namazını Kılmadan Girmeyin

 

Bir gece, biraz uykulu, biraz dermansız bir halde internet siteleri arasında dolaşıyordum. Yine geciktirmiştim yatsı namazımı... Bunun verdiği huzursuzluk âdeta benliğimi kaplamıştı. Ama bilgisayar başından da kalkamıyordum. O siteden diğer siteye geçiyor, araştırma yapıyordum. Yani kendimi geliştirmek için bakıyordum. Aslında bu, gecenin bir vaktinde boşa vakit geçirmekti ve hatta bir çeşit gafletti.

“Hadi biraz sonra kalkınca kılarım” derken yeni bir site buluyor, orada dalıp gidiyordum. Ve sonra takip eden linki tıklamamla irkilmem bir oldu. Kapkara bir sayfa açıldı ve sayfada yazan intro halinde bir mesaj:

“LÜTFEN YATSI NAMAZINI EDA ETMEDEN GİRMEYİNİZ. EĞER EDA ETTİYSENİZ GİRİŞ YAPABİLİRSİNİZ!”

Bu mesajdan sonra başka söze ne hacet!

Hemen kalkıp namazımı kıldım.

Nil Kara

Namaz Hatıraları...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
karalar
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1161



« Yanıtla #16 : 28 Şubat 2009 - 21:15 »

Bir gün Allah'ın Resulu peygamberimiz Hz. Muhammed sahibeleri ile otururken.şeyatanın en çok namaz sırasında muminleri rahatsız ettiğini bilerekten,yanındakilere dönerek;
-Namaz sırasında aklınıza namaz harici başka konular geliyormu der.
-Sahabiler evet ya Allah'ın resulu derler,
Peygamberimiz onlara döner ve ;
-Eger kim namaz kılarken namaz harici  bir şey aklına getirmezsse ona kaftanımı vereceğim der,
Sahabilerde bir sessizlik olur bir an için ve içlerinde Hz. Ebubekir;
-Ben getirmem Allahın resulu diyerekten gönüllü olur , ve niyet getirerekten namaza durur.
Bu esnada sahabiler büyük bir sessizlik içinde Hz. Ebubekir'in namazını bitirmesini bekler.derken Ebubekir selamı vererekten namzını bitirir. Ve Sahabiler büyük bir merakla Alemlerin efendisine dönerler.
-Hz. Muhammed (S.A.V) efendimiz Hz. Ebubekir'e döner ve ''getirdinmi aklına namazdan başka bir şey ya Ebubekir'' der
-Hz. Ebubekir yavaşça kafasını sallayaraktan ''getirdim Allah'ın resulu getirdim'' der
-Peygamberimiz ona dönerekten'' ne geldi aklına Ebu bekir ''der
-Hz. Ebubekir alemlerin efendisine dönerekten ''kaftanın yenisinimi ,eskisinimi verecegini düşündüm ''der
Kayıtlı
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #17 : 02 Mart 2009 - 13:12 »

Cemil TOKPINAR'ın 2002 yılında çıkan  "Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?" isimli kitabını geçtiğimiz günlerde okumayı nasip etti rabbim. Sozsuz şükürler olsun. Çok etkliyeci bir kitap alıp okumanızı okutmanızı tavsiye ederim. Kitap ilk çıktığınde hedefi 1 Milyon satmakmış çoktan geçmiş 1 Milyonu. Kitabın yazarına abi diye hitap edeceğim o kadar samimi, namaz sevdalısı bir insan ki. Cemil abinin şimdiki hedefi 10 milyon satarak 70 milyonun bu kitabı okumasını saglamak Allah izin verirse. Abinin amacı bu kitabı çok sattrıp para kazanmak değil kitabın fiyatı çok makul zaten. Ayrıca aşağıya linkini ekleyeceğim sitedende idirebilirsiniz kitabı. Birde geçtiğimiz yaz Namaz Kahramanları isimli bir kitap daha çıkarmış CEMİL Abi. Bu kitabıda okumanızı tavsiye ederim. Kitabı okuduktan sonra  cemil abiye mektup ve e-posta gönderenlerin görüşlerine yer veriliyor. Bu iki kitapta beni çok etkiledi. Cemil abiye destek vermemiz lazım. Sitemizdede kampanya başlatalım herkes okusun bu kitabı okuyanlar görüşlerini yazsınlar.

Cemil abi kitabında şöyle bi dua ediyor " Cenab-ı Hak kimseye sabah namazına kalkmama veya sabah namazını kazaya bırakma gibi bir acı yaşatmasın" Ne güzel bir dua değilmi BOZKIRLILAR.

Şu sitedende kitabı okuyabilirsiniz. Kitabı siteye koyması  bundan maddi bir çıkar gözetmediğinin en önemli göstergesi.

http://www.namazladirilis.com/modul.php?bl=20

Kitabı okuyanlardan görüş bekliyorum. İnşallah bu başlığı hep gündemde tutalım Cemil abinin 70 milyon kişiye bu kitabı okutma davasına katkıda bulunalım. Kimlere nasıl uluşabiliriz fikri olanlar yazsınlar. Bozkılılar zeki insanlardır. Çok orjinal projeler çıkacağına inanıyorum. Yönetici Arkadaşlardan da bu konuyu forumun en başına koymalarını istiyorum. Allah razı olsun şimdiden.

Selam ve dua ile...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
mehmetsayin
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1298



« Yanıtla #18 : 04 Mart 2009 - 11:17 »

Kayıtlı

Dostlukların kurulması zor Kalplerin kırılması kolay
M. Sayın

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür. Dale Carnegie

İnsanların renkleri ayrı olsada göz yaşları aynıdır
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #19 : 06 Mart 2009 - 08:54 »

Kızımın namaz konusundaki hassasiyeti


 Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendinin bir sohbetinde dinlemiştim. Hocaefendi muhterem annesiyle yaşadığı bir hatırasını şöyle anlatmıştı:

— Bir gün yatsı namazını kılmadan yatmıştım. Annem yatağımın başucunda oturup ellerini açtı ve şöyle dua etti:

— Ya Rabbi! Bu çatının altında yatsı namazını kılmadan yatan birini yaşatma.

O gün sabaha kadar öleceğim diye beklemiştim. Oysa yaşım küçüktü daha ve bana namaz da farz olmamıştı. O günden sonra asla namazımı geçirmedim.

Ben de Fethullah Hocaefendinin annesinin gösterdiği bu hassasiyetle çocuklarımı yetiştirmeye gayret ediyorum.

Bir gün, on üç yaşındaki kızım yatsı namazını kılmadan uyuyakalmıştı. Yatağına yaklaştım, kısık bir sesle kızımı uyandıracaktım. Kızım zaten, namazını geçireceği korkusuyla uyumuş olacak ki, birden gözünü açtı ve ilk sözü şu oldu:

— Namaz, namaz! Yatsı namazını kılmadım daha, diye fırladı. Sonra hemen namazını eda edip yatağına yatıp uykuya daldı. Ben de Allah’a hamd ettim bu nimetinden dolayı. Ama hiçbir zaman namaz konusunda kızıma sert davranmadım. Hep severek namaza kaldırdım, sevdirerek kıldırmaya çalıştım.

Gördüm ki Rabbim duamı kabul etmişti. Gösterdiğim gayretle de namazına çok sadık bir evlat yetiştirme nimetine ulaşmıştım.


Gönderen: Ayşe Şahin - Hollanda

namazladirilis.com  adresinden alıntı ( Namaz Hatıraları)


Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #20 : 09 Mart 2009 - 09:31 »

Gündeme...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #21 : 11 Mart 2009 - 08:51 »

KİM HASTA?


Sıradan bir hafta sonuydu. Tatilin tadını çıkarmak adına geç saatlerde kalkmış, kahvaltı yapıp, “bugün ne yapabilirim, geriye kalan vaktimi nasıl değerlendirebilirim” diye düşünürken cep telefonum çaldı. Çalıştığım hastaneden arıyorlardı. Ne olabilirdi ki? Umarım tatilimi mahvedecek bir şey değildir, diye düşündüm.

Görevli arkadaş icapçı hemşire olduğumu, İstanbul’a bir hastanın götürüleceğini ve en geç 20 dakika içerisinde hazır olup hastaneye gelmem gerektiğini söyledi. Ben de hazırlandım tabi, ama söylene söylene. Nerden bilebilirdim bu yolculuğun hayatımı değiştireceğini!

Hastaneye geldiğimde ambulans hazır halde beni bekliyordu. Fakat hasta yoktu. Evinden alınıp sonrasında da İstanbul Fatih’teki evine bırakılacaktı.

— Oh, dedim, demek ki hastanın önemli bir problemi yok. Gerekli malzeme kontrollerini yaptıktan sonra yola koyulduk.

Hastanın evine vardığımızda bir doktor karşıladı bizi. Hastanın ilerlemiş bir beyin tümörünün olduğunu ve yapmam gerekenleri bir bir anlattı. Hastayı sedyeyle ambulansa aldığımızda bilinci yarı açıktı. Bazen bizi işitiyor, bazen de derin bir uykudaymışçasına hiç konuşmuyordu. Eşi de yanında refakat etmekteydi. Bir süre bu şekilde gittikten sonra hasta idrarının geldiğini söyledi. Bir ördek yardımıyla bu işi hallettik. Sonrasında da eşinin kulağına bir şeyler fısıldadı.

— Eşinizin ağrısı mı varmış, dedim.

— Hayır, namaz vakti geldi mi diye soruyor, dedi. Abdest alacakmış da.

— Nasıl yani, yerinden bile kalkamıyor, nasıl abdest alacak! Üstelik verdiğimiz ilaçlar devamlı idrar yaptırır ve abdesti sık sık bozulur, o zaman ne yapacağız?

Hastanın gözleri ilaçların etkisiyle yavaş yavaş kapandı ve derin bir uykuya daldı. Belli bir süre bu şekilde devam etti yolculuğumuz. Hasta bir ara gözlerini aralayıp:

— Namaz vakti geldi mi, dedi.

— Evet, dedi karısı.

Hasta, ambulansı uygun bir yerde durdurup, kendisi için bir tuğla parçası arayıp aramayacağımı sordu:

— Tabiî ki ararım, dedim. Ama ne yapacaksınız ki tuğla parçasını?

— Abdest alacağım hemşire hanım, dedi bitkin bir şekilde.

Aman Allah’ım, “yoldayım” diye kılmadığım, “uykusuzum” diye kazaya bıraktığım, “biraz sonra kılarım” diye ertelediğim namazlarım geliverdi aklıma.

Ambulansı bir tesiste durdurduk ve bir tuğla parçası aramaya koyuldum. Birinci adım, ikinci adım derken bir de baktım ki tuğla parçası karşımda duruyor. Sanki bilinçli bir el onu benim almamı istercesine oraya koymuş gibiydi âdeta.

Tuğla parçasını aldım, hastaya verdim. Taşı karnının üzerine koydu ve yolculuk boyunca her abdesti bozulduğunda teyemmüm edip abdest aldı ve ardından namazını eda etti. Bilinci yerindeyken, dudaklarında hep bir mırıltı, durmadan dua ediyordu.

Allah’ım nedir bu yaşadıklarım. Bu insanlar gerçek olabilir mi, diye geçiriyordum içimden. Yerinden kalkamayacak kadar hastayken “namaz vakti geldi mi” diye soruyordu adam. İmkânsız olduğunu düşünürken tuğla parçasını bulmam, adamın devamlı teyemmüm abdesti alması o kadar garibime gitmişti ki…

Başım ağrıyor, romatizmam var, ayaklarımda mantar var, uykusuzum, yorgunum, işlerim çok yoğun gibi bahanelerle abdestten, namazdan kaçanlar var ya,  onlar geldi aklıma. Kendim geldi aklıma. Utandım, yıkıldım ve o adamı tanıdıktan sonra namaza dört elle sarıldım, sanki namazla yeniden dirildim.

 

Sanırım, hastanın sonunu merak ediyorsunuz. Hasta kısa bir süre sonra vefat etmiş. Nasıl öldüğünü tahmin ediyorsunuzdur herhalde. Nasıl yaşadıysa öyle.

Hatırayı Gönderen: Sibel GÜNAYDIN

Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #22 : 13 Mart 2009 - 08:14 »

Gündeme...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #23 : 16 Mart 2009 - 08:57 »

Namaza Özel Şark Odası


Bir hafta sonu işitme engelli bir grup Bursa’dan İstanbul’a bir etkinlik için gelmiş ve geri döneceklerdi. Arkadaşım:

— Çalıştığımız işyerinin arabası gidiyor, biz de gidelim mi, diye sordu. Ben:

— Namaz kılmadım, deyince o da:

— Araba yolda mutlaka bir yerde durur, sen de namazını kılarsın, dedi.


— Tamam, deyip yola koyulduk. Trafik biraz yoğundu. Ben namaz geçecek diye tedirgin olmaya başlamıştım. Ara sıra da bunu dile getirdim. Ben bunu her söylediğimde, hem şoför, hem de arkadaşım “kazasını kılarsın” diyorlardı. Ben yine sürekli yola bakıyor, cami arıyordum. Cami bulsam şoföre durması için ısrar edecektim. İstanbul Boğaz Köprüsünü biraz geçmiştik. Araba hem benzin almak, hem de engelli yolcuların yol ihtiyaçlarını karşılamak için bir benzin istasyonunda durdu. Markete kalabalık bir şekilde girdik. Yolcular alış veriş yapıyordu. Ben marketteki görevliye:

— Namaz kılacak yer var mı, diye sordum. Görevli de sert bir üslupla:

— Hayır, dedi. Şoför ve arkadaşım yine aynı söylemlerini tekrarladılar. Ben dinlemeyip:

— Etrafa bakacağım, yer bulursam kılacağım, beni bırakıp gitmeyin, dedim ve dışarı çıktım.

İstasyonun yan tarafında inşaat sahasına benzer bir yer vardı, oraya yöneldim. Biraz ilerlersem belki birilerini bulurum diye düşündüm. 18-20 yaşlarında genç bir delikanlı bana doğru geldi. Sanırım oraya yanlışlıkla girdiğimi düşündü.

— Buyurun yardımcı olalım, dedi. Ben:

— Şu yandaki benzinlikte arkadaşlarla mola verdik de, ben de namaz kılacak yer arıyordum, dedim. Delikanlı:

— Tabi ne demek, yerimiz olmaz olur mu, dedi. Kendisi önden giderek takip etmemi söyledi. Arkasından gittim. İnşaat sahasının bahçesinde küçük, çok güzel, iki katlı, ahşap bir eve girdik. Yukarı çıktık. Evin odalarından birini açtı ve:

— Abla burada kılabilirsin, dedi. Odaya girdiğimde gözlerime inanamadım. Tanıtım için yapılmış ve döşenmiş bir ev. Evin içinde şark odası. Odanın orta yerinde serilmiş bir seccade ve üzerinde bir tesbih…

Evet, namaz için ısrar edince işte sonuç. Elhamdülillah dedim ve çok yoğun şükür hissiyle namazımı kıldım. Sonra oradaki görevlilere teşekkür edip arkadaşlarımın yanına gittim. Şoför ve arkadaşım, alaylı bir üslupla:

— Eee namazını kılabildin mi bari, diye sordular. Ben de:

— Evet, diye karşılık verdim. Cenab-ı Allah o kadar güzel bir yer hazırlatmış ki bana, namaz kılmam için. İşte o hazırlattığı yerde kıldım, dedim.

 

Ayşe Acet

Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
menzilli
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1755



« Yanıtla #24 : 16 Mart 2009 - 20:56 »

Haşir meydanındaki insanlar, ebed ülkesine uçmak için sabırsızlanıyordu. Peygamberler, şehitler ve büyük veliler için herhangi bir problem yoktu. Ancak diğerleri, “Elli bin sene sürer” denilen bu yolu, dünyadaki hayatlarının karşılığı olan bir vasıta ile aşmak durumundaydı. Her insan, sevap ve günahlarını ortaya döküp ince hesaplar yaparken, sermayeleri yetmeyen bazı gençler bir araya geldi ve kendilerine gözcülük eden meleğe başvurarak:

- “Bizler, dünyada iken meşhur bir yarışmaya katılmış ve ellerimizi günler boyu süren bir sabırla lüks arabaların üzerinden çekmeyerek onları kazanmıştık, dedi. Bu gayretimize karşılık o arabaların verilmesini istiyor ve bu zorlu yolu onlarla aşmayı planlıyoruz.
Melek, yarışmanın detayını öğrendikten sonra:
- “Yanlış şeye dokunmuşsunuz, dedi. Sizin arabanız, o yolda gitmez.” Gençler, biraz ilerideki insanları göstererek:
- “Şuradaki insanların da bir şeylere dokunduğu söyleniyor,” diye itiraz etti. “Ama şimdi Cennet?e uçuyorlar.”

- “Evet!..” dedi, melek. “Onlar da dokundular. Hem de günde sadece bir saatçik.”
- “Bir saat mi?..diye atıldı gençler. Oysa bizler günler boyu çekmedik elimizi. Uyumadık, aç kaldık, nerdeyse ölüyorduk. Peki onlar nelere dokundular?”
- “Seccadeye, dedi melek. Küçük bir seccadeye. Şimdi ise onlarla uçuyorlar.”
Kayıtlı

BİR SEVDAM VAR..ONUN İÇİN BURDAYIM...
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #25 : 19 Mart 2009 - 10:06 »

Gündeme...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #26 : 23 Mart 2009 - 08:42 »

Cemil TOKPINAR'ın 2002 yılında çıkan  "Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?" isimli kitabını geçtiğimiz günlerde okumayı nasip etti rabbim. Sozsuz şükürler olsun. Çok etkliyeci bir kitap alıp okumanızı okutmanızı tavsiye ederim. Kitap ilk çıktığınde hedefi 1 Milyon satmakmış çoktan geçmiş 1 Milyonu. Kitabın yazarına abi diye hitap edeceğim o kadar samimi, namaz sevdalısı bir insan ki. Cemil abinin şimdiki hedefi 10 milyon satarak 70 milyonun bu kitabı okumasını saglamak Allah izin verirse. Abinin amacı bu kitabı çok sattrıp para kazanmak değil kitabın fiyatı çok makul zaten. Ayrıca aşağıya linkini ekleyeceğim sitedende idirebilirsiniz kitabı. Birde geçtiğimiz yaz Namaz Kahramanları isimli bir kitap daha çıkarmış CEMİL Abi. Bu kitabıda okumanızı tavsiye ederim. Kitabı okuduktan sonra  cemil abiye mektup ve e-posta gönderenlerin görüşlerine yer veriliyor. Bu iki kitapta beni çok etkiledi. Cemil abiye destek vermemiz lazım. Sitemizdede kampanya başlatalım herkes okusun bu kitabı okuyanlar görüşlerini yazsınlar.

Cemil abi kitabında şöyle bi dua ediyor " Cenab-ı Hak kimseye sabah namazına kalkmama veya sabah namazını kazaya bırakma gibi bir acı yaşatmasın" Ne güzel bir dua değilmi BOZKIRLILAR.

Şu sitedende kitabı okuyabilirsiniz. Kitabı siteye koyması  bundan maddi bir çıkar gözetmediğinin en önemli göstergesi.

http://www.namazladirilis.com/modul.php?bl=20

Kitabı okuyanlardan görüş bekliyorum. İnşallah bu başlığı hep gündemde tutalım Cemil abinin 70 milyon kişiye bu kitabı okutma davasına katkıda bulunalım. Kimlere nasıl uluşabiliriz fikri olanlar yazsınlar. Bozkılılar zeki insanlardır. Çok orjinal projeler çıkacağına inanıyorum. Yönetici Arkadaşlardan da bu konuyu forumun en başına koymalarını istiyorum. Allah razı olsun şimdiden.

Selam ve dua ile...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
menzilli
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1755



« Yanıtla #27 : 23 Mart 2009 - 17:53 »

HAYDİ SABAH NAMAZINA...!


Gecenin karanlığı örttü dünyayı şimdi...Perdeler suskunluğa doğru çekildi...Kaldırımlar taşıdığı yükten olsa gerek yorgunluğun resmiydi...Güneşte dünyaya bir hayli sitemliydi...Çünkü ışığı her zamanki gibi olsada dünya her zamanki gibi aydınlanmıyordu....Karanlığın kapattığı dünya ilahi bir nura sancılıydı...Bilmem ki bu kaçıncı gece,yıldızların çığlığıydı......


İlerliyordu geceyi arkasına atan saatler...İlerliyordu zaman derinliğe doğru...Ve ilerliyordu yanık gönüller bir serinliğe doğru....Güller sıkıntılıydı üzerlerine siyahın sinmesinden...Kanamak istiyorlardı sonsuz sevdalara doğru...Yakındı vakit oysa,ilerliyordu sevdaya doğru....


Hafif bir koku yayıldı önce...Sardı her tarafı iyice...Evet...!Güller yaşıyordu daha...Ölmemişlerdi...Sevdanın al rengi vardı üzerlerinde yine...Sevdanın vakti gelmişti sanki...Kuşlar zikre çoktan başlamışlardı bile...Hele birde yağmur çişeliyorsa değmeyin güllerin keyfine...Kuşların zikirleri,güllerin kokuları,yolların ıslaklığı birleşmişti...Aslında bunların hepsi "TEK","BİR"`e işaretlerdi...


Tabii nasip meselesiydi...Doğada bu canlılıklar olurken kimi evler hala karanlıktaydı...Ve yarılanmış gaflet uykusundaydı...Gözlere çöken gece sanki kulaklarada çökmüştü...İlahi çağrının giremediği bir evdi onlarınki...Ne kötü dimi,İlahi nura gözlerini ve kulaklarını kapatmak...Bir söz olsun bunlara gelsin derinden...Derim uyanın ne olur artık....Uyanın...Kabir hayatında yeteri kadar uyuyacaksınız...Şimdi uyanma zamanı....


Nasip meselesi dedik ya...Kimi evlerde ezelden aydınlıktı...Yağmur taneleri düşerken toprağa onlarında yüzlerine abdest taneleri düşerdi...Evde ilahi bir şenlik vardı sanki...Bu ne güzel bir hazırlıktı...!Minik kalplerin heyecanıyla heyecanlanmak ne kadarda güzeldi...Evet,miniklerde hazırlık yapıyordu...Nede güzel anlatıyorlardı ama kalplerinin minik olmadıklarını...Bazen bir babanın,bazen bir abinin eline sımsıkı sarılıp hafif bir üşüme ve hoş bir tebessümle sevdalarda yankılanmaya giderlerdi.....


Her şey hazır artık..Miniklerin kocaman gönülleri,sevdalı kalpler,yeryüzü,gökyüzü hazır...Ve müezzinde hazır...


İşte yeryüzünden gökyüzüne yollanıyor bir selam...Ve okunuyor yine mübarek kelam....Güllere renk,gönüllere ahenk oluyor ezan....


İşte müezzin durdu sesleniyor:Namaz uykudan daha hayırlıdır...Yani haydi sabah namazına......
Tabii duyana...Tabii anlayana....
Kayıtlı

BİR SEVDAM VAR..ONUN İÇİN BURDAYIM...
bozkirliii
Ziyaretçi
« Yanıtla #28 : 24 Mart 2009 - 12:55 »

RABBIM bizleri namazlarinda devamlilik gosteren kullarindan eylesin
Kayıtlı
menzilli
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1755



« Yanıtla #29 : 25 Mart 2009 - 08:33 »

“Namaz tevâzudur, yalvarmadır, günahtan pişmanlıktır ve ellerini kaldırıp “Allah’ım!” diye yakarmadır. Kim böyle yapmazsa namazı eksiktir.” ( Tirmizi, Salat, 166)

Namaz duâdır. Namaz kılan bütün organlarıyla Allah’a duâ ederken âzâları âdetâ dil kesilir. Kul, bütün âzâlarının katıldığı bir lisan ile gönülden duâ edince duâsına icâbet edilmesi bir vaad-i ilâhîdir. Nitekim Allah Teâlâ “ Bana duâ edin ki Ben duânıza icâbet edeyim.” (Gafir, 40/60) buyurmaktadır. Bu âyet-i kerimede mutlak bir duâ emri var. Mutlak emir, gönülden duânın, şartsız kabûlüne delildir.
Kime duâ ettiğinin şuûrunda olan bir kul, duâ edince perdeler açılır ve dileği yerine getirilmek üzere “divân-ı ilâhî” ye iletilir.

Tasavvuf ricâline göre namaz divân-ı ilâhîde durmaktır. Nitekim Cüneyd Bağdâdî’ye sordular:

- Namazın farzı nedir? O şu karşılığı verdi:

-Dünya ile bağları koparmak, dikkati toplayarak divân-ı ilâhîde durmak. Bu sözün anlamı şudur: Namazda beden seccâdede, akıl divân-ı ilâhîde olmalı, kalb huşû, âzâlar huzû ve huzûr ile dolmalı.
__________________
Kayıtlı

BİR SEVDAM VAR..ONUN İÇİN BURDAYIM...
Sayfa: 1 [2] 3 4 5   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: