bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 28 Mart 2024 - 11:06 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: [1]   Aşağı git
Gönderen Konu: Gözyaşının Maktulü  (Okunma Sayısı 1441 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
menzilli
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1755



« : 26 Aralık 2009 - 00:42 »

Dünya Kerbela, su nerde Huseyn
           
Hz Hüseyn hakkında yazı yazılabilir mi?
         
                                 

           
Gitmenin En Anlamlı  Hali

Evet,yazılması en zor kıtallerdendir Kerbela, en zorlu ademlerdendir HzHüseyn. Belki de en doğrusu, “Hayat; iman ve cihattır!” sözüne uyup peşi sıra Kerbela’ya doğru yola çıkmaktır en anlamlı olan…
Peygambere kucak açan, evlerini, canlarını, sevdiklerini verenlerin münevver topraklarında doğru şehidlerin ve cennet gençlerinin en cömerti…

Yazının devamında “peygambere, imamına ve halifesine ihanet edenlerin topraklarında şehid edildi” diye devam etmek mümkün. Lakin, “insandoğdu, acı çekti ve öldü” sözü kadar özlü bir yol seçmiş oluruz ama HzHüseyn’i kelimelerin demir parmaklıklarına hapsetmekten de öteyegeçmeyiz kanaatindeyim.
Peygamber secdeye gittiğinde sırtına çıkan çocuğun şehid edildiği Kerbela (kanlı toprak) hakkında yazı yazmak ne zordur!

“Gitmeya Hüseyin! Babanı, dedeni oyuna getirmek isteyenler sana da oyunoynarlar, seni yarı yolda bırakırlar” denildiği halde, gariplerindinine inanır imam… Ki, bir peygamber zırhını giymişse, savaşmadan
çıkarmaz!” diyen, o imamın dedesi idi. O imam da, “Yola niyet edilmişse dönmek olmaz” deyip, yolan çıkan ALLAHın Garibi idi. Ve Kerbela’yı ancak garip olanlar anlatabilirlerdi. Belki de mücerret ve müşahhas halleriyle mezar bekçileri anlatabilirler Kerbela’yı; Fuzulî gibi…

Peygamber Edebi, Hüseyn Kardeşliği

Cömertlik ve bağışlama, fahr-i kaianattan hediyeydi ona; Bağışlama ve cömertli kanında yüzümüzde bir Hüseyin güzelliği olması biraz da bu sebepledir.
“Eğerbedenler ölüm için yaratılmışsa; ALLAH yolunda kılıçla ölmek engüzelidir” diyen bir adem… Birgün kardeşinin yanına mescide varır.Kardeşi ağlamaktadır. Kardeşinin karşısındaki kadın da ağlamaktadır.Dayanamaz, efendimizin “küçük Hasan’ı” da ağlamaya başlar. Bir müddetsonra kadın gider. Hz Hüseyn ve Hz Hasan da mescidden çıkarlar ve evlerine giderler.
Birkaç günsonra Hasan Efendimiz: “Ya Hüseyn, rüyamda Hz Yusuf’u gördüm. O’nuşeytanın ve kadının ayartmaları karşısındaki sabrından dolayı tebrik ettim. O da, bana gelen kadının arzusuna boyun eğmediğim ve ALLAH’a sığındığım için beni tebrik etti” der. Bunun üzerine Hz Hüseyn anlar ki geçen gün mescitte gördüğü kadın arzusunun çirkinliğinden, Hz Hasan iseALLAH korkusundan ve taacübünden dolayı ağlamaktadır.
Biz desanırım bu durumda Hz Hüseyn’in ağlamasını “kardeşlik” kavramının kanbağıyla sınırlı olmadığı şeklinde yorumlayıp, kardeşlik hallerimizden utanabiliriz…

Babasıyla Fazilet Yarıştıran Oğul

Medineliler,kapısına gelip “Osman gibi vururlar seni de. Onu Mushaf’ın başında öldürdüler! Gitme Hüseyn!” dememişlerdi daha... Kufe’den riyakâr mektuplar çıkmamıştı yola… Fahr-i Kainat’ın elinde bir avuç toprak vardı ve ağlıyordu mübarek gözyaşlarıyla.  Fatıma anamız: “Neden ağlıyorsun babacığım?” dediğinde, “Bu toprak Hüseyn’in şehid edileceği yerden geldi ya Fatıma!” dediğinde “ana” bir feryat kopardı ki… Yine aynı odada Efendimiz, Hz Ali ve Hz Hüseyn vardı. Hz Hüseyn daha altıyaşındaydı. Latifeler zamanıydı. Hz Ali oğluna : “Benimle fazilet yarıştırabilir misin oğlum?!” dediğinde; “Elbette yarıştırırım babacığım!” dediğinde, Hz Ali hasletlerini söylemeye başladı; bir başka ademe söylese kibir addedilecek vasıflarla… Lakin Hz Hüseyn çok latif bir cevap verir Ali efendimize: “Baba; benim babam Alidir! Peygamberin damadı ve ilmin kapısı. Benim dedem senin dedenden daha faziletli,benim annem senin annenden daha faziletli, benim ceddim senin ceddinden daha faziletli. Ben onların evladıyım!”  Bu latif cevapla ne baba incinir ne de yalan söylenmiş olur. Öyle ki faziletin özü Hz Hüseyn’eintikal etmiştir.
Şehadetinden sonra, naaşını almaya gelenler sırtının nasırlarına bakıp bir anlam veremezler. O nasırlar, geceler boyu Medine’nin fakirlerine taşınan erzak çuvallarından kalmıştır. Kalpleri nasırlanan insanların “infak edenleri” rezil etmeye azmettiği çağlarda Hz Hüseyn daha bir ağlamaklı durmaktadır karşımızda.

Elveda Zeynep!...

“Babacığım gitme! Bir daha su istemeyeceğiz. N’olur gitme babacığım o meydana!Götür bizi Medine’ye, düşmanlara esir etme!” diye ağlayan bir kızçocuğuna – ki o kız çocuğu Kocamustafapaşa’da Sümbül SinanHazretleri’nin yanında istirahat eden Sakine’den başkası değildir-bakıp: “Elveda Zeynep! Bacım, gitmeliyim dedemin yolundan… “ deyip,çocuklarını bacısına emanet edip çıkar meydana, tıpkı yıllar önce Dedesini üzen Uhud ehli gibi, “zırhını giyen bir peygamber” nasılsavaşmadan dönmezse; torunu da yolun sonuna kadar gidecekti. Zira,dediği gibi: “Eğer ben yola çıkmazsam, bir daha kimseler zalime karşıyürümez!”

“Bir gün Peygamber (s.a.a), Hüseyin (a.s)’ıkucağına alarak şöyle buyurdu: “Hüseyin’in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.”
Sonra buyurdular ki: “Babam, her gözyaşının  maktülü olana (Hüseyin’e) feda olsun.”
Ey Resulullah’ın torunu, her gözyaşın maktülü nedir? dediklerinde; “Onu anan her mümin, mutlaka ağlar” buyurdular.*

Buhadis’in kuşatıcılığı olmasa, bu hadis’in yürek paralayan akrabalığı olmasa herhalde Hz Hüseyn gözümüzde bir mazlumdan öteye geçmezdi.Gözyaşının maktülü olan Hz Hüseyn ağlayanlarını sevsin, duasıyla…
*Müstedrek’ul- Vesail, c.10,s.318.
Kayıtlı

BİR SEVDAM VAR..ONUN İÇİN BURDAYIM...
Sayfa: [1]   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: