bozkir.net Bozkir Forum Arsivi 20 Nisan 2024 - 02:17 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular:
Mesaj yazmaya başlamadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.
 
 
Sayfa: [1] 2 3 ... 5   Aşağı git
Gönderen Konu: Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?  (Okunma Sayısı 42209 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« : 09 Şubat 2009 - 09:16 »

Cemil TOKPINAR'ın 2002 yılında çıkan  "Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?" isimli kitabını geçtiğimiz günlerde okumayı nasip etti rabbim. Sozsuz şükürler olsun. Çok etkliyeci bir kitap alıp okumanızı okutmanızı tavsiye ederim. Kitap ilk çıktığınde hedefi 1 Milyon satmakmış çoktan geçmiş 1 Milyonu. Kitabın yazarına abi diye hitap edeceğim o kadar samimi, namaz sevdalısı bir insan ki. Cemil abinin şimdiki hedefi 10 milyon satarak 70 milyonun bu kitabı okumasını saglamak Allah izin verirse. Abinin amacı bu kitabı çok sattrıp para kazanmak değil kitabın fiyatı çok makul zaten. Ayrıca aşağıya linkini ekleyeceğim sitedende idirebilirsiniz kitabı. Birde geçtiğimiz yaz Namaz Kahramanları isimli bir kitap daha çıkarmış CEMİL Abi. Bu kitabıda okumanızı tavsiye ederim. Kitabı okuduktan sonra  cemil abiye mektup ve e-posta gönderenlerin görüşlerine yer veriliyor. Bu iki kitapta beni çok etkiledi. Cemil abiye destek vermemiz lazım. Sitemizdede kampanya başlatalım herkes okusun bu kitabı okuyanlar görüşlerini yazsınlar.

Cemil abi kitabında şöyle bi dua ediyor " Cenab-ı Hak kimseye sabah namazına kalkmama veya sabah namazını kazaya bırakma gibi bir acı yaşatmasın" Ne güzel bir dua değilmi BOZKIRLILAR.

Şu sitedende kitabı okuyabilirsiniz. Kitabı siteye koyması  bundan maddi bir çıkar gözetmediğinin en önemli göstergesi.

http://www.namazladirilis.com/modul.php?bl=20

Kitabı okuyanlardan görüş bekliyorum. İnşallah bu başlığı hep gündemde tutalım Cemil abinin 70 milyon kişiye bu kitabı okutma davasına katkıda bulunalım. Kimlere nasıl uluşabiliriz fikri olanlar yazsınlar. Bozkılılar zeki insanlardır. Çok orjinal projeler çıkacağına inanıyorum. Yönetici Arkadaşlardan da bu konuyu forumun en başına koymalarını istiyorum. Allah razı olsun şimdiden.

Selam ve dua ile...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
leskog_harme
Yeni Başlayan
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 306



« Yanıtla #1 : 09 Şubat 2009 - 15:16 »

    Öncelikle Hasan Dursun bey Allah sizden Razı olsun inşallah. Çok önemli bir konuya değinmekle beraber okumuş olduğunuz Cemil TOKPINAR gibi değerli bir büyüğümüzünde Harikulade güzellikte olan Sabah Namazına nasıl kalkılır isimli kitabını içtem Samimiyetiniz ve iyi niyetinizle beraberbizlerle paylaşmanız şahsımı çok mutlu etti, bunun için size çok minnettarım.

   Cemil Tokpınar ın bu kitabını bende okudum öncelikle Aileme de okuttum, bende çok etkilenerek bitirdiğimi hatırlıyorum. Namazıma daha çok değer vererek ifa etmeye çalışıyorum bu kitap sayesinde.   

   Cemil Bey in isteği tüm insanların bu kitabı okuması, bunun için de bizlerde elimizden geldiği kadar bu konuda yardımcı olalım, öneri olarakda:    Bu kitabın küçük boy olanları var, görmüştüm ve çok hoşuma gitmişti, hatta bir arkadaşım hediye etmiştim ona bu kitabı okumasını şiddetle tavsiye etmiştim, çantasına cebine bile kolaylıkla alarak okuyabileceği boyutt olduğu için arkadaşım çok kısa sürede okumuştu bu kitabı. Zaten bir okuyan mutlaka bitirene kadar zor elinden ayırır. Yani diyeceğim bu kitabın küçük cep boyutunda olanlardan hediye edebiliriz çevremize. Ve yine bu güzide sitemizde bu konuyu gündemde tutarak elimizden geleni yapmaya çalışabiliriz.

Saygılarımla...

Kayıtlı

İmzanız kural dışı !!
mehmetsayin
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1298



« Yanıtla #2 : 10 Şubat 2009 - 10:50 »


Sevgili gönül dostları duyarlılığınıza çok teşekkür ederim Allah razı olsun bizler öncelikle Allah'ın bizlere gönderdiği yüce kitabı Kuran'ı okuyup anlarsak herşey düzelir insanların çoğu okur içerisinde nelerden bahseder merak etmez bilenler orjinalini okuyup okuduğu yerin mealini (Türkce) anlamını okursak orjinalini bilmeyenler'de Türkce anlamını okursa toplumuzdaki şikayetlerin hiçbirisi kalmaz
Konu namazdan açılmışken daha çoğunluk ezanın içeriğini bilmiyor ezanda geçen iki kelime var bunu anlasak yeter
1. Hayyalassah ( haydin namaza) 2 Hayyalfelah ( haydin kurtuluşa) diye sesnenir Allah  namazla bizleri kurtuluşa çağırıyor

Kuar'da Rabbimiz Allah şöyle buyurur

                        MÜDDESSİR SURESİ

Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla

40- Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar.

41- Suçlu-günahkarları;

42- "Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?"

43- Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler.

44- "Yoksula yedirmezdik."

45- "(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik."

46- "Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk."

47- "Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı."
« Son Düzenleme: 10 Şubat 2009 - 10:52 Gönderen: mehmetsayin » Kayıtlı

Dostlukların kurulması zor Kalplerin kırılması kolay
M. Sayın

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür. Dale Carnegie

İnsanların renkleri ayrı olsada göz yaşları aynıdır
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #3 : 10 Şubat 2009 - 13:04 »

Teheccüd, şeytanın düğümlerini çözer

Hz. Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (a.s.m.) şöyle buyurmaktadır:
– Sizin biriniz gece uyuyunca şeytan onun ense köküne üç düğüm atar.

Her düğüm atışında, “Önünde upuzun bir gece vardır, rahat uyu!” der.

O kimse uyanıp Allah’ı zikrederse, bir düğüm çözülür.

Abdest alırsa bir düğüm daha çözülür.

Namaz da kılarsa şeytanın attığı bütün düğümler çözülür.

Artık o teheccüd sahibi, kötü düğümleri çözülmüş, dinç ve neşe içinde sabaha çıkar.

Fakat kalkıp zikretmez ve abdest alıp namaz kılmazsa, gönlü kirli, tembel bir şekilde sabahlar...



Namazı Yaşayanar/Said Demirtaş/Nesil Yayınları

Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
gurbet
Ziyaretçi
« Yanıtla #4 : 11 Şubat 2009 - 01:38 »

Allah razi olsun Cemil Tokpinarin her kitabi benim icin bambaskadir bu kitabi da okumayi hep istedim insaAllah okumak nasip olur.
Kayıtlı
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #5 : 11 Şubat 2009 - 09:22 »

Allah razi olsun Cemil Tokpinarin her kitabi benim icin bambaskadir bu kitabi da okumayi hep istedim insaAllah okumak nasip olur.

İnşallah...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
ali_cicek
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 806



« Yanıtla #6 : 12 Şubat 2009 - 15:47 »

hasan abi çok güzel bi konuya değinmişsin Allah senden razı olsun paylaşımın için çok teşekkür ederim
Kayıtlı

Medeniyet Dediğin Açmaksa Bedeni, Desene Hayvan Senden Daha Medeni
***Yoksa Sana Olan Yakınlığımı ve Sana Gücümün Yettiğini İnkar Mı Ettin? (hadisi şerif)***
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #7 : 13 Şubat 2009 - 09:38 »

Peygamberimizin (s.a.v.) Arkasında Namaz Kıldım





Namazla ilgili o kadar çok hatıram var ki! Hepsi bana “Namaz kıl! Artık uyan! Ahmaklık yapma!” diyorlar. Buna rağmen maalesef benim gibi biri, cahil birçok kişinin yaptığı gibi, bin dereden su getirip, kendini kandırarak, namazı hakkıyla kılamıyor.

Ben Ukrayna’da yaşıyorum. Malum burada ezan sesinden de yoksunuz. Hoş Türkiye’de yaşarken çok mu koşuyorduk camiye ezanı duyunca? O da başka bir mesele.

Her akşam eve gittiğimde dört yaşlarında ikiz oğullarım ve iki yaşındaki kızım kapıya hücum edip, büyük bir sevinçle beni içeri çekerler. Ardından biri seccadeyi getirir. Küçük kızım babaannesinin hatıra bıraktığı o mis kokan namaz başörtüsünü başına dolar, hep beraber çocuksu bir edayla:

— Baba haydi, Allah diyelim, âmin yapalım, derler.

Daha ben üstümdekileri çıkartmadan hemen oracıkta namaz kılmaya başlarız. Anneleri Ukraynalı, yeni Müslüman oldu.

Çevremizden, televizyondan ya da yakınlarından örnek alacakları hiç kimse yokken, bu masum bebelerin gönlüne namaz sevgisini kim kazıdı?

İnanın, bu sorunun cevabını ben veremiyorum. Nereden öğrendiklerini bilmiyorum.

Beni çok duygulandıran, âdeta titreten bir namaz hatıram daha var.

Amerika’da New York’ta, bir Türk camii vardır. Yıllar evvel, uzun bir aramadan sonra, Cuma namazı için o camiye gittim. Aklımda hep şu vardı: Burası İslam ülkesi değil, insanlar belki de Cuma namazı için yeterli sayıyı bulamayabilir. Sokaktaki insanların günlük yaşantılarında ve iş hayatlarında İslam’ın neredeyse “i”sini bile mumla aradığı New York’ta, Cuma’dan kaytarılabileceğine kendimce hüküm vermiştim.

Neyse… Bu düşüncelerle camiye geldim ve Cuma’nın sünnetini kıldım. Derken hutbeyi dinledik ve farza kalktık. Ben imam efendinin arkasında, ikinci sırada saf tutmuştum. Birinci rekâta kadar her şey normaldi. Secdeden ikinci rekâta kalktığımda, etrafımdakileri hayalî bir şekilde görebiliyordum. Sanki bir sis bulutu arkasındaydılar. Sonra önüme baktığımda, Kâbe-i Şerifi gördüm. Namazı Resulullah (s.a.v.) kıldırıyormuş. Ben en arka safta olduğumu fark ettim. İleri gitmek istiyordum, ancak namazda olduğum için hareket etmemem gerekiyordu.

Sonra olayın ciddiyeti içimi doldurdu. Boğazım düğümlendi, hareket edemiyordum. Heyecandan burnumdan ve ağzımdan akan sularla, gözlerimden dolu dolu akan yaşlarla, ayakta iki büklüm çakıldığımı hatırlıyorum. Az sonra bayılmış olmalıyım ki, sonrasını hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde namaz bitmişti. Herkes başıma toplanmıştı. Beni yere yatırmışlar ve yüzümü gözümü temizliyorlardı.


M. Yasin Umur

Kiev, Ukrayna.

namazladirilis.com  adresinden alıntı ( Namaz Hikayeleri)
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
mehmetsayin
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1298



« Yanıtla #8 : 15 Şubat 2009 - 11:20 »



                       Dua ve ibadet ömrü uzatıyor


Time dergisinde yayınlanan, 6 bin araştırmanın sonucuna dayanan tespitler dua ve ibadetin mucizevi yönünü gözler önüne serdi.

Yıllar boyunca evrenin sırlarını keşfe çıkan insanoğlu dua ve ibadette sezdiği mucizeyi de araştırmıştır. Time dergisinde 2000 yılından bu yana yayınlanan 6 bin araştırmanın sonuçları ise dua ve ibadetin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini gözler önüne serdi ve dua ve ibadetin ömrü uzattığı sonucuna vardı.

Pittsburg Üniversitesi Tıp Merkezi tarafından yapılan araştırmalar da düzenli olarak ibadethanelere giden, düzenli dua ve ibadet edenlerde ömrün 2-3 yıl uzadığını gösterdi.

Yapılan araştırmalar ayrıca dua edilen kişi eğer bir başkasının kendisi için dua ettiğini bilirse tedavisi hızlanıyor ve daha çabuk iyileşiyor. Uzmanlar dua ve ibadetin tevekkül boyutunda insanı stresten uzak tuttuğuna da dikkat çekiyor.


Samanyolu
Kayıtlı

Dostlukların kurulması zor Kalplerin kırılması kolay
M. Sayın

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür. Dale Carnegie

İnsanların renkleri ayrı olsada göz yaşları aynıdır
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #9 : 16 Şubat 2009 - 10:33 »

AMERİKALI PROFESÖRÜN İLK NAMAZI...


Amerika'nın muhtelif üniversitelerinde görev yapan matematik Prof. Jefri Lang İslam’a giriş hikayesini yazmış olduğu “Melekler Soruncaya Kadar” isimli eserinde derin felsefi düşüncelerle, ruhani duygular arasında ilk namazını şöyle dile getiriyor:



Müslüman olduğum gün cami imamı, bana namazın kılınışını açıklayan bir kitap verdi. Ancak Müslüman talebelerin buna endişelendiklerini gördüm, bana:

— Acele etme, rahat ol, zamanla yavaş yavaş yaparsın, dediler.

Ben de kendi kendime, namaz bu kadar zor mu, dedim ve talebeleri duymamazlıktan gelerek, hemen vaktinde beş vakit namaz kılmaya karar verdim. O gece, loş ve küçük odama çekilerek kitaptan abdest ve namaz hareketleri egzersizlerini yaptım, namazda okunacak bazı surelerin Arapça okunuşlarıyla İngilizce anlamlarını ezberlemeye çalıştım.

İlk namaz denemesi için kendime güven gelince yatsı namazını kılmaya karar verdim. Vakit gece yarısıydı, kitabı alıp banyoya girdim, kitabı açarak, mutfaktaki ilk yemek denemesi yapan aşçı gibi kitaptaki talimatları dikkat ve incelikle bir bir uyguladım.

Abdest bitince odanın ortasında durup, kapı ve pencerelerin kilitli ve kapalı olmasından emin olduktan sonra kıble olarak bildiğim tarafa yöneldim, derin bir nefes aldım ve elimi kaldırarak alçak bir sesle Allahu Ekber dedim.

Kimsenin beni işitmemesini ve görmemesini umuyordum, yavaş yavaş Fatiha suresi ile kısa bir sureyi Arapça olarak okudum. İkinci bir tekbir alarak Rükua gittim, rükuda biraz tedirginlik hissettim, çünkü hayatımda hiç kimseye eğilmemiştim. Odada yalnız olduğumu hatırlayınca sevindim. Sübhane Rabbiyel Azim dediğimde kalbimin hızla çarptığını hissettim.

Tekrar tekbir getirerek doğruldum ve artık secdeye varma zamanı gelmişti. Secdeye varmak üzere ellerimi ve dizlerimi yere koyunca donakaldım, secdeye gidemiyordum, efendisinin önünde başını yere koyan köle gibi yüzümü, burnumu yere koyup kendimi zillet sandığım bir duruma düşüremiyordum, üstelik bacaklarım da katlanamıyordu,
utandım gülünç duruma düştüm zannettim. Bu durumda beni gören, arkadaş ve tanıdıklarımın önünde acınacak ve alay edilecek halimi düşündüm, arkadaşlarımın kahkahalarını duyar gibi oluyordum.

Bir müddet tereddüt ettikten sonra derin bir nefes aldım, başımı seccadeye koydum, dikkatimi dağıtacak düşüncelere yer vermeden ikinci secdeye de vardım. Bu esnada kendi kendime “Daha önümde üç tur daha var” diye düşündüm ve kararlıydım: Neye mal olursa olsun bu namazı tamamlayacağım. Son secdede tam bir sükûnet hissettim. Nihayet teşehhütten sonra selam verdim.

Selamdan sonra bulunduğum yerde olduğum gibi kaldım, geriye dönüp nefsimle giriştiğim savaşı aklımdan geçirdim, bir savaştan çıktığımı hissettim, sonra başımı önüme eğerek mahcup bir şekilde

— Allah'ım geri zekalılığımdan ve tekebbürümden dolayı beni bağışla, uzak bir yerden geldim ve daha önümde kat edilecek uzun bir yol var, diye dua ettim.

Bu esnada daha önce hiç yaşamadığım bir şeyi hissettim. Bunu kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Vücudumu, kalbimin bir noktasından çıktığını hissettiğim ve anlatmaktan aciz kaldığım bir dalga kapladı, soğuk gibiydi, ilk etapta irkildim, vücuduma olan etkisinden ziyade garip bir şekilde duygularımı etkiledi ve görünür bir rahmetin varlığını hissettim. Bu rahmet sonra içime nüfuz ederek içimde kaynamaya başladı.

Sonra sebebini bilmeden ağlamaya başladım, ağlamam artıp gözyaşlarım aktıkça, rahmet ve lütuftan harika bir gücün beni kucakladığını hissettim. Günahkâr olmama rağmen, günahlarımdan veya utanç ve sevinçten dolayı ağlamıyordum. Sanki büyük bir set açılmış ve içimdeki korku ve keder sel olup gidiyor. Bu satırları yazarken kendi kendime diyordum:

— Allah’ın rahmet ve mağfireti, sadece günahları affetmiyor, o aynı zamanda bir şifa ve bir sekinedir.

Uzun bir süre başım eğik bir şekilde öylece diz üstü kaldım. Ağlamam durunca, yaşadığım deneyi akıl ile izah etmenin mümkün olmadığını anladım. Bu esnada idrak ettiğim en önemli husus ise, benim Allah’a ve namaza şiddetle muhtaç olduğum gerçeği oldu. Yerimden kalkmadan önce de şu duayı yaptım:

— Allah’ım bir daha küfre girmeye cüret edersem beni, o küfre girmeden önce öldür ve bu hayattan kurtar, hata ve eksiksiz yaşamanın çok zor olduğunu biliyorum, ancak şunu yakînen biliyorum ki, bir tek gün dahi olsa Sensiz yaşamak, Senin varlığını inkâr etmem mümkün değildir.

namazladirilis.com  adresinden alıntı ( Namaz Hatıraları)

Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
mehmetsayin
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1298



« Yanıtla #10 : 16 Şubat 2009 - 17:16 »


Gecenin bir kısmında ona secde et; geceleyin de O'nu uzun uzadıya tesbih et."
(İnsan: 26)


NAMAZ VE SUÇ ORANI BAĞLANTISI

 
 
Dünya bu gerçeğin farkında mı?
Star yazarı Murat Birsel bugünkü köşesinde dua-namaz ve suç ile ilgili istatistikler veriyor. İşte yazısı:

Namaz suçu engelliyor

Peşin herkesten özür dilerim; benim minik düşünce dünyamı fersah fersah aşar, haddim de değil bu konularda laf etmek ama kalbim temiz ve de konu ilginç...

TIME Dergisi'nin (Şubat) özel sayısının kapağında dua eden bir kadın resmi var ve'İnanç nasıl tedavi eder' diye yazıyor. Kapaktaki 'duanın iyileştirici gücü' teması, 'TheSecret' (Sır) filminde de bahsi geçen, 'Washington Deneyi'ni çağrıştırdı.

Washington Deneyi diye bilinen olay, 1993 yılında ABD Başkenti'nde halka habervermeksizin yapılan ve sekiz hafta boyunca devam eden bir toplu meditasyon sürecinde şehirde suç oranının yüzde 20 oranında düşmesinin bilimsel kabul görüpkayda geçirilmesiydi. (İnternette arama motorunda 'Washington meditation crime'yazdığınız anda bütün bilgiye ulaşabilirsiniz.)

Nedir?

Şehirde kimse bilmiyor ama birileri, 'iyilikler güzellikler üzerimize olsun' şeklindehuzur çağrısı yapıp, bu enerjiye yoğunlaştığında oranın sakinleri bir anda -sanki- daha iyi insanlar oluyor.

Benim de aklıma düştü ki; bir huzur, iç güzellik, huşu ve iyiliklere dair titreşimler barındıran namaz benzer bir işlev görüyor olabilir diye...

Uzun lafın kısası kendimce dedim ki: Washington Deneyi doğru ise camilerindenamaz kılınan şehirlerdeki suç oranı namaz kılınmayan şehirlere oranla çok dahadüşük olmalı! (Püf noktası: Kılanlar kılmayanları da pozitif etkiliyor.)

Bu bir varsayım, test edip doğru mu değil mi, hayatın gerçeklerince teyid ediliyor mubakmak lazım...

Baktım nitekim!

* * *

Gerçi bu tür bir araştırmayı bilimsel yayın olarak taramak, verileri derlemek, ölçmekbir köşe yazısının konusu olamaz. Harika bir tez konusu olabilir. Filhakika 'Namaz suçla ters orantılıdır' varsayımının çok yüksek bir yüzdeyle doğrulanmasını bekleyebileceğimi söylerim...

Örneğin kişi başına düşen cinayet vakası oranı istatistiklerinde ilk yirmi ülke (binde):

Kolombiya (0.61) 2. Güney Afrika (0.49) 3. Jamaika (0.32) 4. Venezuela (0.31) 5. Rusya (0.20) 6. Meksika (0.13) 7. Estonya (0.107) 8. Latvia (0.103) 9. Litvanya (0.102) 10. Belarus (0.098) 11. Ukrayna (0.094) 12. Papua Yeni Gine (0.083) 13. Kırgızistan (0.0802) 14. Tayland (0.800) 15. Moldovya (0.078) 16. Zimbabve (0.074) 17. Seyşel (0.073) 18. Zambia (0.070) 19. Kosta Rika (0.060) 20. Polonya (0.056)

Kırgızistan dışında bu ülkelerin hemen hepsi yüzde yüze yakın oranlarda Hristiyan nüfusa sahip. Nüfusunun yüzde 75'i Müslüman olan (toplam nüfusta Müslümanoranı sıralamasında 38'inci ülke) gelen Kırgızistan tek istisna olarak göze çarpıyor.

Ve dünya genelinde bir ülkede namaz kılınıyorsa toplam suç istatistiklerinin hemenhepsinde Müslüman toplumlarda suça eğilim düşük çıkıyor.

Elalem bu gerçeğin farkında mı?

Elbette! İslam ülkelerinde cinayet oranı neden düşük diye çok ciddi bilimsel çalışmalar yapılıyor. (Meraklısına: Cordova, Ana; 'An Examinational Causes of LowMurder Rates in Islamic Societies': American Society of Criminology). Fazlabahsetmeseler, yüksek sesle dile getirmeseler de harıl harıl araştırıyorlar.

Gerçi namaz bağlantısını kuran yok sanki...

Belki bundan sonra birileri Londra, Paris benzeri şehirlerde cami olan bölgedekisuç oranını şehir geneline kıyaslamayı düşünür.

Keşke...

Tahminimce neticesi de dünyayı düşündürür!

MURAT BİRSEL-STAR


17.Şubat.2009 08:44:52
« Son Düzenleme: 17 Şubat 2009 - 08:56 Gönderen: mehmetsayin » Kayıtlı

Dostlukların kurulması zor Kalplerin kırılması kolay
M. Sayın

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür. Dale Carnegie

İnsanların renkleri ayrı olsada göz yaşları aynıdır
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #11 : 17 Şubat 2009 - 09:39 »

Sabah Namazına Sivrisinek Uyandırdı


Gece uykuda parmağımı sivrisinek ısırmış ve kaşınmaya başlamıştı. Gözüm kapalı bir şekilde parmağımı kaşımış ve uyumaya devam etmiştim. Bir taraftan da:

— Nereden çıktı bu sivrisinek, ne güzel uyuyordum, diye düşünüyordum.

Biraz zaman geçtikten sonra sivrisinek vızıltısı kulağımı iyiden iyiye rahatsız etmeye başlamıştı. Artık bu şekilde uyumam mümkün değildi. Elimle kovalayıp dursam da tekrar geliyordu. Sinirlenip sivrisineği yakalamak için gözlerimi açtım.

Bir de ne göreyim? İrkilerek ve şaşkınlıkla sabah namazı vaktinin girdiğini fark ettim. Saatimin namaz vaktine ayarlı olduğunu sanarak büyük bir gönül rahatlığı içinde uykuya dalmıştım. Meğerse kurmayı unutmuşum.

Demek Rabbim o sivrisineği beni namaza kaldırmakla görevlendirmişti. Bense onun canını alacaktım. O benim namazımı kurtardı.

namazladirilis.com  adresinden alıntı ( Namaz Hatıraları)



Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #12 : 19 Şubat 2009 - 08:58 »

Cemil TOKPINAR'ın 2002 yılında çıkan  "Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?" isimli kitabını geçtiğimiz günlerde okumayı nasip etti rabbim. Sozsuz şükürler olsun. Çok etkliyeci bir kitap alıp okumanızı okutmanızı tavsiye ederim. Kitap ilk çıktığınde hedefi 1 Milyon satmakmış çoktan geçmiş 1 Milyonu. Kitabın yazarına abi diye hitap edeceğim o kadar samimi, namaz sevdalısı bir insan ki. Cemil abinin şimdiki hedefi 10 milyon satarak 70 milyonun bu kitabı okumasını saglamak Allah izin verirse. Abinin amacı bu kitabı çok sattrıp para kazanmak değil kitabın fiyatı çok makul zaten. Ayrıca aşağıya linkini ekleyeceğim sitedende idirebilirsiniz kitabı. Birde geçtiğimiz yaz Namaz Kahramanları isimli bir kitap daha çıkarmış CEMİL Abi. Bu kitabıda okumanızı tavsiye ederim. Kitabı okuduktan sonra  cemil abiye mektup ve e-posta gönderenlerin görüşlerine yer veriliyor. Bu iki kitapta beni çok etkiledi. Cemil abiye destek vermemiz lazım. Sitemizdede kampanya başlatalım herkes okusun bu kitabı okuyanlar görüşlerini yazsınlar.

Cemil abi kitabında şöyle bi dua ediyor " Cenab-ı Hak kimseye sabah namazına kalkmama veya sabah namazını kazaya bırakma gibi bir acı yaşatmasın" Ne güzel bir dua değilmi BOZKIRLILAR.

Şu sitedende kitabı okuyabilirsiniz. Kitabı siteye koyması  bundan maddi bir çıkar gözetmediğinin en önemli göstergesi.

http://www.namazladirilis.com/modul.php?bl=20

Kitabı okuyanlardan görüş bekliyorum. İnşallah bu başlığı hep gündemde tutalım Cemil abinin 70 milyon kişiye bu kitabı okutma davasına katkıda bulunalım. Kimlere nasıl uluşabiliriz fikri olanlar yazsınlar. Bozkılılar zeki insanlardır. Çok orjinal projeler çıkacağına inanıyorum. Yönetici Arkadaşlardan da bu konuyu forumun en başına koymalarını istiyorum. Allah razı olsun şimdiden.

Selam ve dua ile...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
hasandursun
Kıdemli Üye
****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3031


BOZKIRLI OLMAK AYRICALIKTIR.


« Yanıtla #13 : 23 Şubat 2009 - 09:09 »

Gündeme gelsin;

Kitabı okuyan oldu mu BOZKIRLILAR yorumlarınızı bekliyorum...
Kayıtlı

O'na yar olmuşum O'nun kuluyum
Mazimin yarına giden yoluyum
Hem çağdaşım hem Anadolu'yum
Ne sağda ne de solda gör beni

Ozan Uğur IŞILAK
mehmetsayin
Süper Aktif Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1298



« Yanıtla #14 : 25 Şubat 2009 - 15:01 »



                      Namaz kılmayınca ne kaybediyoruz?

25 Şubat 2009 Çarşamba : 10:36
DİN VE AHLÂK
Namaz bize kazandırır? Elimize ne geçecek? Kılmayınca ne kaybediyoruz? Moral FM programcısı Bugün Gazetesi yazarı Mehmet Paksu bu soruya şu cevabı verdi:
 
 
 
Mehmet Paksu'nun yazısı...

"Hocam namaz bize kazandırır? Elimize ne geçecek? Kılmayınca ne kaybediyoruz?"

"Namaz bize ne kazandırır?" diyorsunuz.

Her şeyden önce Allah'a kul olmayı kazandırır. Allah'ın davetine icabet etmeyi, O'nun huzurunda bulunmayı, Allah tarafından kabul edilmeyi; Allah ile beraber olmanın zevkini, hazzını, lezzetini ve keyfini kazandırır.

Çünkü namazın verdiği zevk hiçbir şeyde yoktur. Dünya açısından baktığımızda hiçbir zevk namazın zevki kadar sürekli ve kalıcı olamaz.

Şiddetli bir açlık sonrası yediğiniz bir yemek, kavrulur derecede bir susuzluk sonrası içtiğiniz buz gibi bir su; daha başka nimetler, ev, araba, eş, evlat, mal, mülk, makam, mevki, rütbe ve daha niceleri, namaza sahip olmanın zevkini verebilir mi?

Çünkü bunların hepsi geçici, bitici, sonlu ve fani...

Namazın bunlarla kıyas edilmesi mümkün değil. Bu nimetlerin hiçbiri namazın yanından bile geçemez.

Namaz farklı bir lezzet, farklı bir tat, farklı bir nimet ve nimetler üstü bir nimet. Namazın ilk nimeti "namaz ihtiyacını duymak, namaz açlığını hissetmek"tir.

İkincisi, namazı beklemek, saatler öncesi hasretini çekmek, namazı özlemek, bir aşk derecesinde sevmek, sevdalısı olmak, hem de kara sevdalısı. Namazsız bir hayatı düşünememek, hatta "namazsız nasıl yaşanır"ı anlamamak...

***

Namaz öyle bir duruş ki, O'nun huzurundasınız, O sizi görüyor, O sizinle ilgileniyor, O size değer veriyor, O sizi kul olarak kabul ediyor, O sizi seviyor, sevdiriyor, sevindiriyor, sevimli kılıyor ve siz de bu sevinci bütün duygularınızla yaşıyorsunuz.

O size olan sevgisini, verdiği nimetlerle anlatıyor, sizden karşılık bekliyor. Siz de O'nun sevdirmesine karşılık ibadetinizle, namazınızla, secdenizle, kulluğunuzla kendinizi O'na sevdiriyorsunuz. Böylece Allah katında sevimli ve sevgili bir kul oluyorsunuz.

Bütün dünya, yeryüzündeki bütün insanlar sizi sevse fakat Allah sevmese, bu sevginin bir değeri, bir anlamı, bir geçerliliği olur mu?

***

Düşünebiliyor musunuz? Taş olabilirdiniz, olmadınız, bir bakır madeni olmadınız, bir bitki, bir odun parçası, bir karınca, bir böcek, daha büyüğü bir fil de olabilirdiniz. Hiçbiri değilsiniz. Bir de "Ne olmak isterdiniz?" diye sorulmamış, böyle bir tercihle karşı karşıya kalmamışsınız.

Yıllar sonra insan olduğumuzu fark ettik, bebeklik ve çocukluk dönemlerini geçtikten sonra...

Sadece insan olma nimetine karşı günlerce, yıllarca alnımızı secdeden kaldırmasak az bile gelir.

***

Namazı anladık, namazın huzurunu, bereketini tattık, namazlaştık. Asıl kazanç gelecekte...

Yarın kabirde ışık ve arkadaş, Büyük Mahkeme'de elimizde kurtuluş senedi/beratı, Sırat köprüsünde bir Cennet burağı/bineği, Cennetin kapısına taşıyan bir vasıta olan namazın az mı kazancı/kârı var?

Ama bu bir nasip meselesi, nasiple birlikte bir istek ve bir kabul.

Ebedi huzur, ebedi saadet ve ebedi nimetler namazın yanında yer alıyor.

Günde bir saatlik bir mesai insanı Allah'a taşımıyorsa, yaşamanın sonu ne ola ki...

Bugün
 
Kayıtlı

Dostlukların kurulması zor Kalplerin kırılması kolay
M. Sayın

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür. Dale Carnegie

İnsanların renkleri ayrı olsada göz yaşları aynıdır
Sayfa: [1] 2 3 ... 5   Yukarı git
 
Gitmek istediğiniz yer: